Page 24 - Münip Dergisi 2.Sayı
P. 24
Batı tefekkürünü Sokrates’ten alıp günümüze kadar haliyle anlatan öz bir kitap. Kitap bir sohbetten doğmuş
getiren Necip Fazıl, hiçbir felsefecinin böylesine sade olmasına karşın, oldukça derinlikli ve zengin bir içeriğe
ve öz şekilde özetleyemeyeceği bir felsefe tarihi orta- sahip. Bu kitapta yalnızca Batı tefekkürü ve tasavvufu-
ya koyar adeta... Onun bu hacmi küçük içeriği büyük nu tanımıyoruz, aynı zamanda Necip Fazıl’ın felsefi de-
eserinden batı tefekkürünün geçirdiği merhaleleri, rinliği ve dini birikimini de görmüş oluyoruz…
batılı filozofları tanımakla kalmaz, Necip Fazıl’ın on-
lar hakkındaki tanımlamalarına da tanık olursunuz… İdeologya Örgüsü
Sokrates için “Garp tefekküründe ilk defa (metod) fikri- Gerek Batı’da gerek Doğu’da devlet ve devlet yöneti-
ni getiren adamdır. Usul her şeyin başı…”Aslında Necip miyle ilgili temel kaynak eserler vardır. Bu eserler hem
Fazıl, bu eserinde, felsefeyi anlatırken, kendi düşünsel de bu eserleri kaleme alan düşünürler dünya düşünce
macerasını da anlatmış oluyor. Onun tanımlamaları tarihinin yıldızlarıdır. Batı’da Platon’un ‘Devlet’, Ar-
bize bu imkânı veriyor. Örneğin Sokrat’ın savunma- tistoteles ‘Politika’, Niccolo Machiavelli’nin ‘Prens’,
sını ve zehirletilmesini anlattıktan sonra “Bu adam, Thomas More’un ‘Ütopya’, Campanella'nın ‘Güneş
‘niçin’den evvel ‘nasıl’ı getiren kafa… ‘Niçin’ Platon da
Ülkesi’ eserleri bu alanda temel kaynak kabul edilir-
başlayacak… ‘Nasıl’ fevkalade mühim bir yol..,metod… ken, Doğu’da İbni Haldun’un ‘Mukaddime’si, Fara-
İlk eşiği kurabilmek…”diye yazar. bi’nin ‘Medinet’ül Fazıla’sı ve Büyük Selçuklu veziri
Nizamülmülk’ün ‘Siyasetname’si kabul edilir. Bunlar
Aslında niçin ve nasıl Necip Fazıl’ın da kafasını yol-
larca meşgul etmiş sorulardır. Şiirlerinde romanla- Doğu’da ve Batı’da yüzyıllardır güncelliğini koruyan
rında ‘niçin’ ve ‘nasıl’ın peşinden gider… Ve eflatun başucu eserlerdir. Dünya siyaset tarihine çok şeyler
katmışlardır. Şair, yazar ve aksiyon adamı olan Necip
için ise “Eflatun ruhtan, Aristo maddeden meydana Fazıl da ideal devlet ve devlet yönetimiyle ilgili fikirle-
gelir” diye bir tanımlama yapar… Uzun uzadıya Batı rini ‘İdeologya Örgüsü’ kitabında “Başyücelik Devleti”
tefekküründen sonra İslam tasavvufuna yönelir. Bu- adıyla idealize etmiştir. Bu kitabında Necip Fazıl’ın
rada anlattıkları da oldukça mühimdir. Onun İslam’a devlet yönetimiyle ilgili fikirlerini bir arada görmek
ve tasavvufa bakışını görürüz. Necip Fazıl’ın bu eseri mümkündür. Devlet ve yönetimini esas alan bu eser-
okunmadan onun İslamcılığı, tasavvufi yönü ve ehli-
ler, bir yandan devletin varlığı üzerinde kafa yorarken
sünnet duyarlılığı anlaşılamaz… diğer yandan insanın hangi devlet idaresi altında mut-
lu olacağı üzerine kafa yormuşlardır. İdeal bir devlet,
İslam tasavvufunu, büyük mutasavvıflarının hayatın-
içinde yaşayan bireylerinin mutlu olduğu devlettir
dan ve sözlerinden örneklerle anlatır. Kimler yoktur
ki, büyük mutasavvıflar arasında; Cüneyd el Bağda- çünkü… Necip Fazıl da devlet fikri üzerine kafa yor-
di, İmamı Rabbani, Seyit Abdülhami Arvasi Mâruf’u muş ve özellikle İslam referanslı bir yönetimin nasıl
olması gerektiği üzerinde durmuştur. Gerek Büyük
Kerhi, Şibli, Ebu Turabi, Saluki, Ceriri… “Toplanarak Doğu fikriyatı gerek savunduğu İslam düşüncesinin
zikir, duyarak vecd, uyarak amel...” sözünü Cüneyt’ten nasıl bir devlet ve nizam inşa ettiğini göstermek adına
aktarır, ardından tasavvuf ile ilgili müthiş tanımla- ‘İdeologya Örgüsü’ kitabını kaleme almıştır. Bu kitap
malar yapar. Necip Fazıl gibi metafizik yönü güçlü bir ile ilgili olumlu-olumsuz görüş beyan edenler olmuş-
şairin dilinden tasavvufa bakmak… Sahifeler dolusu tur. Necip Fazıl bu eserinde toplum, eğitim ve din an-
sözcüklerle ifade edilemeyecek konuları Necip Fazıl layışını açık bir şekilde anlatmış ve bir devlet nizamı
veciz bir sözle özetler adeta. Örneğin “Şeriat Resulün ortaya koymaya çalışmıştır.
zahiridir. Tasavvuf ise Batını…” Tasavvufu; “Allah re-
sulünden itibaren tâ bir asır sonu ve ikinci asır başlarına “Yalnız İslamiyet’e inanıyoruz” diyerek, eğitim, top-
kadar müesseseleşen yalnız şeriattır. Tasavvufta hiçbir lum, din ve siyasi mevzular hakkındaki fikirlerini
müesseseleşme görülmez. Gayet tabiî olarak, o bir iç bünye madde madde kaleme alan Necip Fazıl, “bizim cemi-
esrarıdır ve müesseseleşmeden gizli gizli seyreden bir ruh yet ve devletimizde bile bile hırsızlığın cezası, cezaya
halinde devam eder. O sırada ruh deryalar gibidir. Müesse- ehliyet sınırları içinde, istisnasız ve kayıtsız ve şartsız,
seleşmiş olmakla o deryanın üzerine çıkamaz.” bir kolun kesilmesidir. Bütün suiistimaller, sahtekâr-
lıklar, dolandırıcılıklar, hile tertipleri, netice itibariyle
“Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu” felsefe ve tasavvuf hedef tuttuğu kast ve gaye esas olarak hırsızlığın şube-
başta olmak üzere en girift konuları, en sade ve yalın leri halinde sınırlandırılır ve ona hükümlendirilir. Bi-
22 2022/2