Page 32 - Münip Dergisi 2.Sayı
P. 32

pının eşiğinden sağ adımını atarken Saniye idi, sol adı-  art niyetle sormadı bu soruyu size, merak etti sadece, dedi
             mını atınca Amelya olmuştu artık.            ve Saniye bir hışımla cevabını bindirdi: Hayır! Hatta
                                                          bir sorum daha olacak, hâlâ bir oyuncu eksiğimiz var,
             Sapsarı saçlarını savurarak kapıya doğru koşan Luçika,   kim oynayacak, yola çıkacağız daha bir kişi eksiğiz, ne ya-
             Saniye’yi görünce boynuna atladı  Hoş geldin Amelya   pacağız? Hadi bakalım, ben iş öğretmeye çalışmıyorum,
             Ablam, seni ne özledim iki günde bir bilsen, dedi ve sarıl-  bir artist olarak işimi profesyonelce yürütebilmek için bu
             dı. Sonra Komik Efendi’nin de elini sıktı ve Saniye’nin   gibi soruların cevaplarını bilmek mecburiyetindeyim, Ko-
             elindeki bavulu bin bir ısrarla taktı koluna, içeriye   mik Efendi sus gibilerden hareket yapsa da Saniye pek
             yöneldiler. Bir ileri bir geri sarkaç halinde gidip gelen   suskun bir karaktere sahip değildi, Komik Efendi de bu
             iskemlesinde sigara içen tıknaz adam, bahsi geçen Ka-  yanına vurgundu. Karapet Efendi avucunu elinde gez-
             rapet Efendi’den başkası değildi. İçeride ondan başkası   dirdi ve öyle bir bağırdı, öyle bir bağırdı ki Luçika’nın
             sigara tüttüremezdi zaten. Misafir olarak konakladık-  kucağında çocuğu olsa düşürmüştü oracıkta. Camlar
             ları bu yerde, Karapet Efendi’den başkasının sigara   dışa doğru bir gitti bir geldi, ben oynayacağım, var mı
             tüttürmesi terbiyesizlik yerindendi. Fötrünün altın-  ulan! Diye bağırdı Karapet Efendi. Ben oynayacağım,
             dan Komik Efendi’ye baktı, gülümsedi ve ayağa kalkıp   var mı ulan! Komik Efendi sahip çık şu kadına elimden
             sarıldı. Hazır mısın, diye sordu. Komik Efendi de ha-  bir kaza çıkacak. Bu kadın beni canımdan edecek ya da
             zırız, dedi. Bu yok sayılma esnasında Saniye bir soru   elimden bir kaza çıkacak, al götür gözümden, daha yolu-
             çıkarıverdi  ince,  güzel  ağzından:  uzikacılar yine aynı   muz var, alınacaklar var, oyalanmayın. Üzerinize vazife
             veletler mi Karapet Efendi? Bu soruyu bekliyordu zaten   olmayan meseleleri de düşünmeyin. Sizin yerinize kırk
             Karapet Efendi. Yüzünden öyle okunuyordu:  Başka   yıldır bir düşünen var, bırakın o şahıs düşünsün, diye de
             Muzikacı bulabileceksen bir saat içerisinde hadi buyur   devam etti. Luçika su uzatırken Karapet Efendi’ye, Ko-
             Amelya! Benim işimi benden iyi biliyorsun ya hadi buyur!  mik Efendi de eşinin elinden tutup avlu kısmına geçti.

             Öfkesi damarlarından okunan Karapet Efendi esasen   Komik Efendi, Çubukçubaşı’ydı. Bir Kazasker’in emrin-
             çok sinirlenmeye müsait yapısı nedeniyle bu kanun   de bulunan Çubukçubaşı. Gel zaman olmuş, git zaman
             tellerini andıran boyun damarlarına aşina olmuşlardı,   olmuş, sevivermiş sevmemesi gerekeni. Kazasker’in kı-
             o yüzden çok da olağan dışı bir öfkelenme değildi bu,   zına tutulmuş. Kazasker allem etmiş, kallem etmiş, ye-
             bunun farkındaydılar. Luçika, yığılacakken koltukları-  nememiş bu aşkı, koparamamış Çubukçubaşı ile kızının
             nın altına girdi Karapet Efendi’nin. İskemlesine otur-  arasındaki gözle görülmez bağı. Gönül bağını. Kazasker
             turken diğer kolundan da Komik  Efendi destekledi.   ölmüş, mal, mülk, konak dağılmış. Açlık çekmiş bu iki
             Karapet Efendi, asabiliğinin ceremesini böyle çeki-  âşık, çocukları olmamış bir türlü. Sefalet çekmiş bu iki
             yordu. Kalbi dayanmıyordu atraksiyonlara. Çabuk si-  âşık, muratları olmamış bir türlü. O diyar benim, bu
             nirleniyor, sinirlendiği yerde boynundan başlayan bir   diyar senin gezmişler. O iş senin bu iş benim bakmış-
             kızarma tüm vücuduna yayılıyor ve bütün damarları   lar. Hamal olmuşlar, ırgat olmuşlar, aşçı olmuşlar, saka
             kendisini afişe ediyordu. Bu hiddet ve sinir kat sayısı-  olmuşlar. Ne iş olursa onu yapmışlar bir parça ekmeği
             nın dengesizliği sıhhatine sirayet etmişti. Ömrünü sah-  bölüşebilmek için. Bir gün bizim Çubukçubaşı kendisi-
             nelerde harcayan bu asabi adam, son otuz yıldır kuliste   ni kazara sahnede bulmuş, bir daha inememiş. Tuluat-
             ve perde arkasında emirler veriyor, nice elması işleyip,   çılığı pek sevilmiş, bırakmamış Karapet Efendi Çubuk-
             parlatıyor ve tiyatro âlemine kazandırıyordu. Asabili-  çubaşı’nın elini. Çubukçubaşı’nın adı bir gecede Komik
             ğinin karşısında büyük bir saygı da bulunduğundan,   Efendi olmuş. Bir gün kazara bir artist hastalanmış,
             gazabına uğrayan talebeleri umumiyetle onu sakinleş-  oynanması gereken oyunu defalarca izleyen bir seyirci
             tirip, haklı olduğunu dile getiriyorlardı. Oysa Saniye   varmış, o artistten daha iyisini oynarım demiş ve atılmış
             öyle mi? Bir türlü dizginleyememişti şu kadını. Sürekli   sahneye, bir daha inememiş. Oyunculuğu pek sevilmiş.
             bir muhaliflik oturmuştu kisvesine. Her şeyi sorgula-  Karapet Efendi o seyircinin elinden tutmuş, bir daha bı-
             yan gözleri dâhi yetiyordu belli bir otoriteyi çileden   rakmamış. Seyirci bir gecede artist olmuş, o artistin adı
             çıkarmaya. Karapet Efendi bu durumdan oldum olası   Saniye iken bir gecede Amelya olmuş.
             muzdaripti ya bir yandan da bu muhalif sesi seviyordu.   Amelya.
             Gizliyordu. Çünkü gizlemek bir muallim alışkanlığıdır.
             Az sonra Luçikasakin olunuz azizim! Hem Amelya Abla   A-mel-ya!

         30            2022/2
   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37