Page 41 - Münip Dergisi 2.Sayı
P. 41

tan diyerek Sofya’ya gittik. Evet, önceki yıllarda Kars’ta
             edindiğim ilk edebî uyanışım burada iyice gelişmeye
             başlamıştı diyebiliriz. Bir buçuk yıla yakın kaldığım bu
             şehirde; bazı mahallî şairlerle tanışmış, meclislerine gir-
             miş ve onların yardımıyla eski şiirimizle daha derinden
             ilgilenmeye başlamıştım. Artık küçük şiir denemelerim
             yerini birbiri ardına yazdığım gazellere, nazîrelere ve
             mersiyelere bırakmıştı. Tam da bu sıralarda çok ilginç
             bir şey olmuştu. Müsaadenizle aklıma gelmişken bun-
             dan bahsedeyim. Bunu ilk kez burada derginiz aracılı-
             ğıyla açıklayacağım. Şöyle ki o devrin hatırı sayılır şair-
             lerinden olan Binbaşı Eşref Paşa, misafir olarak Sofya’da
             paşadedemin yanına gelmişti. Eşref Paşa, birikmiş bir
             hayli şiirim olduğunu görmüş ve bir mahlasnâme tan-
             zim ederek bana yazıcı-kâtip anlamına gelen “Nâmık”
             mahlasını  vermişti. Eşref  Paşa’nın verdiği  bu mahlas
             zamanla göbek/gerçek adım olan “Mehmet”in yerini
             almış ve bütün edebî muhitler beni Nâmık adıyla tanı-
             mışlardır.
             S.Y. İlk kez dile getirdiğiniz bu bilgi için müteşekki-
             riz efendim. Sonrasında neler yaptınız?

             N.K. Sonrasında hayatımın en önemli kararlarından
             birini vermiştim. Evet, Sofya’dan ayrılmamıza yakın pa-
             şadedem ve anneannemin ısrarıyla Niş Kadısı Mustafa
             Râgıb Efendi’nin kızı Nesîme Hanım ile evlenmiştim.   Fotoğraf: Namık Kemal - Mithat Cemal Kutay'ın kitabından
             Ne yazık ki paşadedem 1856 senesi Eylül ayı başında
             Sofya’daki  görevinden  de  azledilmişti.  İstanbul’a  dön-  Dönemin Emtia ve Gümrük Nâzırı Kânî Paşa, Bâbıâ-
             meden önce paşadedemin birtakım işleri nedeniyle   li’den birkaç kişilik amir ve kâtip talebinde bulunmuş-
             geçici süre Edirne’de kaldık. Edirne’de bulunduğumuz   tu. Nitekim buraya amir sıfatıyla tayin edilen Lefkoşalı
             süre zarfından paşadedeme yapılan bu haksızlığı bu kez   Galip Bey, bazı genç kâtiplerle birlikte beni de yanına
             sineye çekememiş  Dâsitân-ı Sofya adlı uzun bir man-  aldırmıştı. Lefkoşalı Galip Bey’le birlikte iki yıl burada
             zume yazmıştım. Bu manzumemde Sofya’nın tanınmış   çalışmış ve Galip Bey’in Ağustos 1861’de Trablusgarp’a
             simalarını, devlet memurlarını tek tek hicvetmiş, bu hi-  tayin edilmesi üzerine tekrar ilk görev yerim olan Tercü-
             cvimi dönemin Edirne Valisi İsmâil Paşa’ya sunmuş ve   me Odası’na dönmüştüm.
             takdirlerini kazanmıştım.
                                                          S.Y. O yıllarda İstanbul’da bulunan edebî çevreler ve
             S.Y. Memuriyete ne zaman atıldınız?          topluluklar bu odanın etrafında filizlendi galiba?
             N.K. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki İstanbul’a va-  N.K. Kesinlikle. Tercüme Odasına girdiğim vakit Sâdul-
             rır varmaz iki büyük acı yaşamıştım. 1858’de büyükan-  lah Paşa, Subhipaşazâde Âyetullah, Kânîpaşazâde Rifat
             nem Mahdûme Hanım’ı ve bir yıl ara ile paşadedem Ab-  gibi birçok yazar ve şair hâlihazırda odada çalışıyorlardı.
             düllatif Paşa’yı kaybetmiştim. Daha sonra eşim Nesîme   Buranın etrafında oluşturulan topluluk sayesinde daha
             Hanım ile birlikte babamın ikinci kez evlendiği ve beni   yaşlı nesillerden Manastırlı iki büyük şair Sâlih Nâilî ve
             üvey oğlundan ziyade öz evladı gibi seven Dürriye Ha-  Sâlih Fâik Efendilerle tanışmış ve hepinizin yakından
             nım’ın Hobyar’daki evine yerleşmiştik. Sonrasında ha-  tanıdığı Ziyâ Paşa ile arkadaş olmuştum. Bu topluluğun
             yatımın dönüm noktalarından birini yaşamış ve ilk me-  başını çeken Leskofçalı Galip ve Hersekli Ârif Hikmet
             muriyet yerim olan Tercüme Odasına girmiştim. Mart   Efendilerle yakın temas kurmuş ve 1861’de Encümen-i
             1867 tarihine kadar burada  kâtip olarak  çalışmıştım.   Şuarâ’ya dâhil olmuştum. Haftada bir Hersekli Ârif Hik-


                                                                                            2022/2   39
   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46