Page 43 - Münip Dergisi 2.Sayı
P. 43

cemiyete mensup gençlerin buluşma yeriydi. Buradaki   tık. Aynı günlerde Ali Suâvi’de Kastamonu’dan kaçmış
             arkadaşlarımla artık diğer tüm meseleleri bir kenara bı-  ve bize Messina’da katılmıştı. Üçümüz 1867 yılının sa-
             rakmıştık. Varsa yoksa siyasî rejim, idare tarzı gibi mese-  nırım mayıs ayı sonunda Paris’e ulaşmıştık. Orada önce
             leler üzerinde konuşuyor ve bu meyanda yazılar kaleme   Mustafa Fâzıl Paşa’yı ziyaret etmiş ve daha sonra onun
             alıyorduk. Artık adımız sadece Bâbıâli’de değil ecnebi   tavsiyesi üzerine aynı gün Şinâsi’nin yanına gitmiştik.
             matbuatta da yer alıyordu. İttifâk-ı Hamiyyet Cemiye-  Ne var ki Şinâsi eski dostluğumuza nazaran bizlere
             ti üyeleri olarak biz kendimizden Türkistan’ın erbâb-ı   mesafeli davranmıştı. Gelişimizden bir ay sonra Sultan
             şebâbı (Türkiye’nin genç evlatları) olarak bahsederken   Abdülaziz, Fransa’yı ziyaret etmek üzere yola çıkmıştı.
             ecnebiler ise bizden Jeunes Turcs (Jön Türkler) adı koy-  Malumunuzdur Fransız hükümeti Paris’te bulunmamızı
             dukları bir ifadeyle bahsediyordular.        uygun görmemişti. Ziyâ Paşa ile birlikte kısa süreliğine
                                                          Londra’ya geçmiş ve Sultan’ın ziyaretinden sonra tekrar
             S.Y. Hükümete karşı aldığınız bu tavrın sonunda ne-  Paris’e dönmüştük. Dönüşümüzde Sultan Abdülaziz’in
             ler oldu?                                    Mustafa Fâzıl Paşa’yı affettiğini ve Paşa’nın İstanbul’a
                                                          döneceğini duymuştuk. Kısa zamanda Paşa’yı bu kara-
             N.K.  Bize yazılarıyla destek veren Ali Suâvi ve Ziya   rından  vazgeçirmiş  onun  mahiyetinde  bütün  cemiyet
             Paşa’nın çıkardığı Muhbir gazetesi bir aylığına kapan-  üyelerini Paris’te toplamıştık. Toplantının sonunda çe-
             mıştı. Akabinde Sadrazam Âlî Paşa, benden gazetem-  şitli kararlar almış ve cemiyetin adına bir gazete yayınla-
             den yani her şeyimle bağlı olduğum Tasvîr-i Efkâr’dan   maya başlamıştık.
             ayrılmamı istemişti. Bense tam aksine bir tavır alarak
             Muhbir’in kapatılmasına itiraz eden bir yazı yazmış-  S.Y. Paris’te bir gazete çıkarmayı başarabildiniz mi?
             tım. Yazım geniş yankı bulmuştu. Hükümet dört gün   N.K. Evet zor da olsa başarmıştık. Kısa bir hazırlık süre-
             sonra matbuatı çok sıkı kayıtlar altına alan Kararnâ-  cinden sonra Hürriyet adını verdiğimiz bir gazete çıkar-
             me-i Âlî adıyla meşhur bir tebliğ yayınlamıştı. Ali Suâvi   mıştık. Hürriyet bir kaç sayıdan sonra tamamen bana bı-
             tevkif edilerek Kastamonu’ya sürüldü. Ve nihayet Tas-  rakılmıştı. Şimdileri hatırlıyorum da Hürriyet’in hemen
             vîr-i Efkâr’ın 465. nüshasından itibaren bendenizde   hemen her sayısı sancılı çıkmıştı. Hatta bu sancılı du-
             yazarlıktan men edildim.                     rum öyle bir hâl almıştı ki Mustafa Fâzıl Paşa, Hürriyet’i
                                                          kapatıp gazeteyi terk etmemi dahi istemişti. Bu talep ve
             S.Y. Bu durumu kabullendiniz mi?
                                                          daha doğrusu ısrarından bunalsam da altmış üçüncü
             N.K. Tabi ki hayır. Cemiyetimiz, aynı ayın ilk günle-
             rinde Mustafa Fâzıl Paşa’nın Sultan Abdülaziz’e hita-
             ben  neşrettiği  Fransızca  mektubu  Türkçeye  çevirmiş
             ve taşbaskı risâle şeklinde bastırarak binlerce nüshasını
             İstanbul’da dağıtmıştı. Yaptığımız bu eylemin karşında
             hükümet beni İstanbul’dan uzaklaştırmak istemişti. Ar-
             dından vali muavini sıfatıyla Erzurum’a gitmem gerek-
             tiği tarafıma tebliğ edilmişti. Gözüm hiçbir zaman ma-
             kam ve mevkide değildi. Bu yüzdendir ki beyoğlum, ne
             yapıp edip türlü türlü bahanelerle Erzurum’a hareketimi
             geciktirmiştim.

             S.Y. Sonrasında nasıl bir yol izlediniz?

             N.K. Tayin emrimden üç haftaya yakın bir zaman sonra
             Ziyâ Paşa ile birlikte Courrier d’Orient gazetesine çağ-
             rılmıştık. Courrier d’Orient’de bize bir mektup veril-
             mişti. Mektup Mısırlı Mustafa Fâzıl Paşa’dan gelmişti.
             Paşa mektubunda bizleri cemiyetimizin faaliyetlerini
             yaymak adına Paris’e davet ediyordu. Ziyâ Paşa ile bir-
                                                          Fotoğraf: 1908 Meşrutiyet ilânında Paris'te elçilik kâtibi bulunan Cem
             likte bu teklifi kabul ederek gazetenin patronu ve baş-
                                                          hürriyet haberi karşısında pek heyecanlanmış ve Namık Kemal'in bu
             muharriri Giampiétri’nin aracılığıyla Avrupa’ya kaçmış-  resmini yapmıştı.


                                                                                            2022/2   41
   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48