Page 40 - Münip Dergisi 2.Sayı
P. 40

yerleştik. Buraya gelişimizin ikinci yılında annemin   S.Y. Okuma-yazma hevesiniz bu yıllarda mı oluşma-
             genç yaştaki ölümüyle öksüz kalmıştım. Acımı bir ke-  ya başladı?
             nara bırakıp Afyonkarahisar Müftüsü Buharalı Hacı
             Vâhid Efendi’den Farsça öğrenmeye başlamıştım. Ay-  N.K. Evet, ilk edebî uyanışım bu devrede başlamıştır di-
             rıca paşadedemin isteği üzerine evimizin bitişiğindeki   yebiliriz. Paşadedem Mart 1853’te o yıllarda Erzurum
             mevlevîhânenin  neyzenbaşısı Coşkun Dede’den semâ   eyâletine bağlı Kars Kaymakamlığına tayin edilmişti.
             çıkarmış ve uzun yıllar bu terbiyeye dâhil olmuştum. Ne   Kars’ta iken müderris Vâizzâde Mehmed Efendi’den hu-
             var ki bu kez de Paşadedemin Kütahya Kaymakamlığına   susi olarak tasavvuf kültürümüz ve klasik edebiyatımız
             tayini çıkmıştı. Kısa bir süre Kütahya’da kaldık. Sonra-  hakkında birebir dersler almıştım. Düşünün ki Nâbî,
             sında paşadedemin kaymakamlıktan azledilmesi üzeri-  Sünbülzâde Vehbî gibi şairlerin divanlarını ta o yıllarda
                                                          okuyor ve ezber ediyordum. Hatta Vâizzâde Mehmed
             ne ailecek İstanbul’a döndük.
                                                          Efendi hocamın destekleri sayesinde arada sırada da
             S.Y. Dönüşünüze müteakip neler yaptınız?     olsa şiir yazmaya çalışıyor ve bundan müthiş keyif alı-
                                                          yordum. Tabi uğraşlarım arasında sadece ders yoktu.
             N.K. Aslına bakarsanız tam bir dönüş yapamadık. Şöy-  Kara Velî Ağa namındaki usta bir binicinin yardımı ile
             le ki 1848 senesinde paşadedem tekrar kaymakamlığa   binicilik, cirit ve av gibi sporlarla meşgul olmuştum. Bu-
             atandı. Bu kez görev yeri o vakitlerde Cezâyir-i Bahr-i   raya gelişimizden üç ay kadar sonra Kırım Muharebesi
             Sefid eyâletine bağlı olan Lefkoşa (Kıbrıs) adası idi. Pa-  patlak vermiş, ardından paşadedem 1854 yılı Temmuz
             şadedemi sık sık burada görmeye gidiyor ve apar topar   ayı  sonlarında  Kars  Kaymakamlığından  azledilmiş  ve
             İstanbul’a dönüyorduk. Evet, dönüyorduk zira mektebe   biz de maaile İstanbul’a dönmüştük.
             başlama çağım gelmişti ve paşadedem iyi bir eğitim al-
             mam konusunda ısrarcıydı.                    S.Y.  Sonrasında edebiyata olan ilginiz ve şiirle ara-
                                                          nızdaki ilişki bir kat daha arttı sanırım?
             S.Y. Peki çocuk yaştaki bu seyahatleriniz eğitimizi
             olumsuz yönde etkilemedi mi? Nasıl bir eğitim ev-  N.K. Paşadedem, İstanbul’a dönüşümüzden sanırım bir
             resi geçirdiniz?                             yıl kadar sonra Niş eyâletine bağlı Sofya Kaymakamlığı-
                                                          na tayin edilmişti. Yine yeni bir hayat, yine yeni bir va-
             N.K. Hayır etkilemedi. Okulumu, derslerimi ve arka-
             daşlarımı çok seviyordum. Paşadedemin yanına sık sık
             gidip gelsem de mektebime hemen uyum sağlayabili-
             yordum. İlkin Beyazıt Rüştiyesine daha sonra Vâlide
             Mektebine (Dârülmaârif) verilmiştim. O yıllarda bu
             mektebin başında sultanlara dahi hocalık yapan Hoca
             Şâkir Efendi bulunuyordu. Ayrıca mektep arkadaşlarım
             arasında halen daha dostluğumuzun devam ettiği Şıpka
             Kahramanı adıyla tanınan Müşir Süleyman Paşa ve bir
             zamanlar Dâhiliye Nazırlığına kadar yükselen şair Fâik
             Memduh Paşa gibi önemli simalar vardı. Sonrası malu-
             munuzdur tekrar paşadedemin peşinde farklı diyarlara
             gidip  gelmek zorunda kaldık. Gittiğim  bu diyarlarda
             uzun süreler kaldım desem yalan olur. Zaten dedim ya
             paşadedem, derslerimden geri kalmamı katiyen istemi-
             yordu. Sonrasında paşadedem 1850 senesinin Temmuz
             ayı sonunda buradaki memuriyetinden azledilmiş ve
             haliyle İstanbul’a yanımıza dönmüştü. Çok geçmeden
             Lazistan sancağı (Doğu Karadeniz) mutasarrıflığına
             mîr-i mîrân rütbesiyle tayin edilmişti. Ne var ki beyoğ-
             lum, paşadedem burada barınamamış ve 1853 senesinin
             sanırım ilk aylarında bu vazifesinden de el çektirilmişti.

         38            2022/2
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45