Page 41 - Başak dergisi 3. sayı_Neat
P. 41

ama sen hiç okumuyorsun. Artık her doğum günümde canlanmanı dileyemem. Çünkü ben
               de insanım farklı şeyler dilemek istiyorum, sana kitap okuyorum ama bir gün okuyamayacak
               hale gelirsem bana kim kitap okuyacak Nane? Biraz iş görür müsün lütfen?



               Yalnız Başına Bir Gece


                       Bugün geceyi yalnız başına geçirecekti. Babasının mesaisi vardı. Annesi de kırk yılda
               bir arkadaşlarıyla buluşacaktı. Ama Damla gidemiyordu, zaten müzik sesinden kitap da oku-
               yamıyordu annesinin yanında. Annesi akşam yemeğini masanın üstüne koymuştu. Mikrodal-
               gada ısıtıp yemesini söylemişti. Damla yemeğini bitirdi. Sonra en sevdiği oyunu oynamaya
               karar verdi. Korktuğunda bu oyunu hep oynardı. Gözlerini kapadı ve hiç açmadan karanlıkta
               yürümeye başladı…
                       Duvarlara dokunarak ilerliyordu. Odasının yerini buldu. Birkaç eşyaya dokunup oda-
               sına geldiğinden emin oldu. Sonra gözlerini açtı. Odasında olduğunu görünce çok mutlu oldu.
               Oyunu kazanmıştı ama kendini yalnız ve sıkılmış hissediyordu. Acaba eve bir arkadaşını mı
               çağırsaydı, onunla pijama partisi yapabilirdi. Ama anne ve babasından izin almadan olmazdı.
               Arasa mıydı? Babası mesai yaptığı için muhtemelen çok yoğundu ve telefonu açamazdı. An-
               nesi dans ediyor ve müzik sesinden telefonunu duymuyor olabilirdi. Önemli bir durum olursa
               teyzesini arayacaktı. Ama şu an sadece canı sıkılıyordu. Ama zaten en iyi dostları evde değil
               miydi? Nane ve kitapları…
                       Nane’ye annesinin ördüğü bir yeleği giydirdi. Hava biraz soğuktu çünkü, üşüyüp hasta
               olmamalıydı Nane. Okuma köşesine gitti. Oradan kalınca bir kitap seçip okumaya başlaya-
               caktı ki aklına bir fikir geldi. Sıcak çikolata içebilirdi. Ama belki Nane ona hiç sıcak çikolata
               vermediği için canlanmıyordu. O sırada yağmur yağmaya başladı. İşte tam bir kitap okuma
               günüydü!
                       Kitabın en heyecanlı yerinde öyle bağırarak okumuştu ki zilin sesini bile zor duymuştu.
               Anne veya babasının geldiğini düşünerek kapıyı hemen açtı. Karşısında alt komşunu görünce
               bir çığlık attı.
               -Kızım çok bağırıyordun ne oldu, evde yalnız mısın?
               -Evet yalnızım ama ben hiç bağırmadım ki.
               -Buluttan tam düşecekken diye bas bas bağırıyordun kızım.
               -Özür dilerim rahatsız ettiysem. Kitap okuyordum ve çok heyecanlı bir yerindeydim. Bağırdı-
               ğımı fark etmedim.
               -Ben de bir şey oldu sandım. Hadi hayırlı geceler kızım.
               -Size de teyzeciğim, size de.
                       Çok sinirlenmişti. Nane neden ona ihtiyacı olduğu zamanlarda onun yanında olmuyor-
               du? Keşke bugün canlansaydı. Yedi yıldır canlanmamıştı. Artık canlanmasına ne kadar kalmış-
               tı? Ayağa kalkıverip ‘’Çok bağırıyorsun, komşular rahatsız olacak!’’ deseydi ya! Ama o yine
               susmuştu yine susmuştu. Konuşması bitince ağladığını fark etti. Gerçekten bir oyuncak bebeği
               bu kadar sever miydi insan? O sadece bir oyuncak bebek değil miydi? Damla için değildi. O
               bir sırdaştı, o bir arkadaştı, o bir kardeşti, o Damla’nın çok değer verdiği bir kişiydi. Artık kitap
               okumayı bırakmış Nane’yi izliyordu. Dalmıştı, derin düşüncelere dalmıştı. O sırada Nane’nin
               kolu hareket etti gibi oldu. İlk göz yanılması sandı ama sonra tekrar bir hareketlenme fark etti.
               Biraz ürperdi, sonra Nane’nin yanına gitti. Hayal görmüştü sanırım. Sonra çok kısık,tatlı ve
               kibar bir ses duydu: Bugün anne ve baban gelmeden uyu, rüyanda sana bir sürprizim olacak!











    40
   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46