Page 103 - Neşide Dergisi 5.Sayı E-Book
P. 103
Deneme
nasıl yaşamamız gerektiğini satıyorlar. Biz de pek yat ve sinema bağlamında da benzer pazarlama
diretmeden onların beğenisine göre yaşıyoruz. politikaları söz konusu. İyi roman diye pazarlanan
Bedenimiz üzerinde bile tam olarak söz hakkımız romanların arka planında çok değişik şeyler çıka-
yok. Başkaları karar veriyor bizim bedenimizin biliyor. Bu romanların tamamen kalitesiz olduğu-
nasıl olması gerektiğine. İhtiyaç olup olmadığına nu iddia etmeyeceğim elbette. Çünkü bu kadar
bakılmadan milyonlarca burun ameliyatı yapılı- yatırım yapılan bir yerde tamamen boş bir ürün
yor. Boyunuz kısa ise boy uzatma için onlarca ilaç ortaya konulmaz. Ancak mesele kaliteli bir roman
satılıyor. Saçınız kıvırcıksa size düz saç dayatma- ya da şiir değil, satışa gelip gelmemesidir ürünün.
sı yapılabiliyor, oysa kıvırcık saçın kendine has Dindar biri iseniz size dini satabilirler, değilseniz
güzelliği düz saçın kendine has güzelliği vardır. ateizmi veya deizmi satarlar. Çünkü meselenin
Sadece ürün bazında değil beğeni boyutunda ideolojik bir tarafı yok. Nuri Pakdil’in tabiriyle kirli
da tek tip bir algı oluşturularak sizin kendine has sermaye’nin ilkesi olmaz. Hiçbir zaman da olma-
olması gereken bedeniniz, dünyaya bakışınız yacak. Solcu iseniz Che Guevara parkesi satacak,
yönlendiriliyor. Elbette bunların arka planında bir dindar iseniz eşarp ve namazlık, milliyetçi iseniz
satış politikası yani pazarlama düşüncesi yatıyor. bayrak ve kurt kaşlı yüzük satacaklar.
Tek beden sosyolojisi bakımından değil, edebi-
Ne var ki bizler bu kirli sermayenin, bu kirli ba-
kışın nesnesi olmayacak kadar kıymetli bir varlı-
ğız. Kime benzeyeceğiz? Her şeyden önce kendi-
mize benzeyeceğiz. Kendimiz olarak bu dünyada
var olmanın güzelliğine varmak zorundayız. Ama
zaaflarımızla, eksikliklerimizle, hatalarımızla daha
güzel olduğumuzun farkına varmalıyız. Başkasına
benzemek için çaba sarf etmeyin sakın. İsteseniz
de tamamen onlar gibi olamazsınız. Ünlü reklam
modeli Cindy Craford bir söyleşide der ki “Keşke
Cindy Craford gibi görünsem.” Bir model olarak
ekrana sunulan kendisi ile gerçek kendisinin ne
kadar uzak olduğunu vurgular.
Kendi bedenimize, düşüncelerimize, duygula-
rımıza sahip çıkmalıyız. Kendimize has olmalı var
oluşumuz. Taklit etmek, taklit yaşamak zamanla
sizi kendinizden o kadar uzak kılar ki kendi ger-
çekliğinize yabancılaşırsınız. Sonra da ortada
kendimiz diyeceğimiz bir şeyin kalmadığını fark
ederiz belki ama iş işten geçmiş olur. Bu fark bile
zamanla imkânsız hale gelebilir. Sadece sürünün
içinden birine dönüşmüş yani vampirleşmiş ola-
biliriz fark etmeden. Bugün korona ortamında
istenen biraz da bu değil mi birbirine benzeyen
tek tip bir insan tipi. Kolayca yönetilen, beğenileri
aynı, düşünceleri aynı, aynı şeylere gülüp ağlayan
bir tüketim insanı. Kime benzeyelim? Kendimize.
Bize dayatılan her soruya ya da her şıkka kanma-
yalım. Sorular başka şekilde de sorulabilir, bize
sunulan şıkların dışında başka şıklar da düşünü-
lebilir.
Büyük şair Sezai Karakoç’un iki dizesiyle yazıyı
bitirelim:
Herkes gibi olmak olmayacak bir şey
Herkes gibi olmak, olmamak gibi bir şey.
101