Page 105 - Neşide Dergisi 5.Sayı E-Book
P. 105
Öykü
sabırsızlanıyordu. İlk baştan gönlüm razı değildi.
Geceden sabaha kadar ağlıyordu ve ağzı sürek-
li açıktı, kapatmıyordu... Gulam haberi getirince
dünyam döndü.
İsmail’i tutuklayıp karakola götürdüler. Elim
ayağıma dolaştı. Ne yapacağımı şaşırdım. Şaşkın-
dım. Keşke reddetmeselerdi. Kaç gündür iş bula-
mıyordu. Meydana her gittiğinde yanında mek-
tup götürüyordu. Tutuklamalar artmıştı. Yanında
kimlik götürmüyordu. Tutuklanırsa kimliğinin ke-
sileceğini duymuştu. Mektubu pencere kenarında
gözüküyordu. O gün hiçbirini götürmemişti. Şalı
takıp kapıyı kilitledim. Emine uyuyordu. Kavşağa
daha varmamıştım ki bir an uçtuğumu ve ağır bir
şeye sımsıkı çarptığımı, sonra zemine düştüğümü
hissettim. Etrafım kalabalıklaştı. Arabaların korna
sesleri ve insanların konuşmaları çoğaldı.
Bacaklarım ortadan açık kalmış elbisemin ucu
göbeğimin üzere toplanmıştı ve göbeğimin be-
yazlığı belli oluyordu. Karnım açılmıştı. Başımın
altından kan akıyordu. Çok utandım. Tozla kaplı
şal benden uzağa düşmüştü. Allah’ım birisi şal ile
beni örtsün. Gözlerim açık kalmıştı. Beyaz saçlı
adam geldi. Üzerimi şalla kapattı. Demirli tahta
cırlayarak tekrardan çıktı. Dolabın kapısının ne
zaman açıldığını bilemedim; zayıf bir kadın vardı.
Bu kez tek başına gelmemişti. Yanında bir erkek
de vardı. Siyah kıyafet giymişti. Arkasında şişman hep bana dikmişti. İsmail elleriyle yüzünü kapat-
kadın durup bakıyordu. İyice dikkat ettim. İsmail mıştı. Kafasını sallıyordu. Ayakkabı sesleri uzak-
idi. Zayıf kadın beni gösterdi. İsmail, başucumda laştı. Sanki zar zor yürüyordu, bence omuzları
durdu ve inatla bana baktı. Gözleri titriyordu ve titriyordu.
kirpiklerini hızlıca kırptı. Birkaç günde ne kadar
Şişman kadın,
yaşlanmıştı. Rengi solgundu.
– On üç numaralı yıkandıktan sonra buraya
Şişman kadın,
getiriyorlar. Ölüm belgesini mühürledikten sonra
– Kendisi mi? O mu? dedi. ikisini beraber yukarıya gönder, dedi.
İsmail burnunu çekti. Zayıf kadın sordu.
– Karımdır. – Çok ağladığından dolayı mı boğuldu?!
Kafası aşağıda kaldı. Kâğıdı ona doğru uzat- – İyi ki hatırlattın; kesinlikle doğal ölüm oldu-
tı ve eline kalemi verdi. İsmail bir şeyler söyledi. ğunu kaydet, ağlamadan boğulmuş. Kokmuş...
Şişman kadın küçük bir kutunun kapağını açtı ve Bu arada yaşını da kaydet; bebek.
ona doğru uzattı. Kalemi geri almıştı. İsmail kâ-
ğıdı sildi. Parmak ucu boyandı. Tekrar başka bir – Bu iş sende. Formu iyice doldur... Hemen dö-
kâğıdı sildi. Şişman kadın benim elimi de kaldırdı. nerim.
Parmağımı sıkıca kutunun içine sıkıştırdı. Sonra Adamın ardından dışarı çıkıyor. Zayıf kadın
sarı renkli bir kâğıdın üzerine koydu. Bugün süs-
sedyeyi kendisine doğru çekti. Yatağın üstündeki
lenmişti ve güzel kokuyordu. Yüksek sesle “Beye-
çarşafı çekiyor. İçime bir şey batırıyor. Emine’dir.
fendi; tespit edildiler. Götürebilirsiniz ama saat
Ne kadar büyümüş. Tüm vücudu mosmor olmuş.
ikide teslim edilmesi lazım,” dedi.
Sanki şişmiş gözlerinin etrafı kapkara halka bağ-
Yeşil giyen polis memuru, odanın kapısının lanmış. Ama artık ağlamıyor... Gittiğim zaman
arkasından içeri girdi; elinde kelepçeyle orada keşke kendimle götürseydim ya da evin kapısını
kapının ağzında durup bekliyordu. Sanki gözünü kilitlemeseydim...
103