Page 21 - Neşide Dergisi 5.Sayı E-Book
P. 21
Öykü
Ben ki bir siyah ebabilim, Bir havai fişek fabrikası patladı. İnsanlığın
eğlenmek için kullandığı bu havai fişek, çocuğu-
Arkadaşım bir beyaz kuğudur.
mun birini sağır etmişti yıllar evvel, diğerini de hiç
SEN; şüphesiz dileseydin her türü aynı eşkâl- göremedim, neden biliyor musunuz? Eşim kuluç-
de var ederdin. kadayken fişeğin yaydığı ışık sebebiyle gözlerini
kaybetti, sonra da terk etti yuvayı.
Ey insanlık! Görmüyor musunuz, hepiniz bir
Arkadaşlarımın pek çoğunu da yakarak öldür-
türün parçasısınız. Aranızdan en zayıf olanınız, he-
dü sizin bu tuhaf eğlenceniz ya da insanlığınız
pinizi etkiliyor. Yüzünüzdeki maskeler size bunu
mı demeliydim? Ben hiçbir zaman kindar bir kuş
hatırlatmaya yetmiyor mu?
olmadımdı. Bana lütfedilen bu yaşamın yüreğimi
3 Temmuz 2020. kötü duygularla kirletmek için hayli kısa olduğu-
nu biliyordum.
Bugün bir havai fişek fabrikası patladı. Evet,
türümün en korkulu rüyası olan havai fişekten Peki ya siz?
bahsediyorum. O gün Sakarya’ da yedi insan 17 Ekim 2020
öldü, yüz yirmi altı insan yaralandı. Peki, kaç kuş
Öleyazdım gördüğümde. Ah, keşke o küçü-
yanarak can verdi, acaba?
cük kız çocuğunun yerine ben ölseydim!
Size kendi hayat hikâyemi anlatmadım değil
Biliyorum ki ölüm; varoluş, ölüm; denklik.
mi?
Lakin o küçüğün nice hayalleri, yaşayacağı
Rabbim "Ol" dedi, Âlem-i ervah'a çıktım. Nuh,
nice mutlulukları vardı! Ya anne babasının halleri,
o büyük tufanın ardından, ufuklarda salınan bu-
ne idi öyle? Zavallılar, her gece üşüyüp hastalan-
lutların arkasında kara parçası var mı diye gör- masın diye battaniyeyle sardıkları çocuklarının
mem için göğe bıraktı beni. Rabbimin sonsuzlu- üzerine toprak örtüyorlar şimdi. Oturdum yanla-
ğunu hatırlatan gökyüzünde, özgürlük hissi sardı rında bir müddet. Ağlaştık. Ne için? Ne için bütün
tüm bedenimi. Güneşin sıcaklığıyla çayırların hoş bu gözyaşları yüreğin, ne için bu cevr ü zulm? En
kokusu eşliğinde dinleniyorum. Rüzgârın bir be- nihayetinde üzerinde fani bedenlerden geriye
bek nefesi gibi hafif esintisiyle yaprakları uçuşan kalacak yegâne şey olan kemiklerin barınacağı
ağaçların arasında geziniyorum. Kimi zaman ber- bir toprak parçası için mi?
rak sularla dans ediyordum. Nuh'u, gemiyi, gemi- Bombalar vardı.
deki ahbaplarımı ise tamamen unutmuştum.
Füzeler vardı.
Ben ki sadakatsiz bir elçiyim.
Ey insanlık! Arş u ferşte görüp göremediğiniz
Bir gün sona erecek bir maceraya kaptırdım her şeyin maliki, varlıkları sonsuz sevgi ve mer-
kendimi; heva ve heveslerimin esiri oldum. hametinden yaratan Rahman'ındır. Sahip olduk-
larınızın bir emanet ve lütuf olduğunu unutuyor
Uçtum.
musunuz?
İyiliği bulmak için. Siz, Siz İnsanlar... "OL"manın yükünü taşıyamı-
Yıllarca... yor musunuz.
Okuyun! Hayatı, insanı, yaşamı, ölümü, evreni,
Yoruldum…
doğayı okuyun! Çağınızın karanlıklarına, zulme
Kanatlarım yoruldu, meydan okuyun!
Ruhum yoruldu… Benim ağrılarım arttı. Asırlardır insanlığın acı-
larına tanıklık eden ben, Ebabil, kendi etrafımda
Ne tarafa uçtumsa şeytanlaşmış nefisleri; put-
dönmeye başladım geniş bir düzlükte.
laşmış hırsları, açgözlülüğü, intikamı, bencilliği
gördüm. Yahya'nın yarım kalmış sözleri oldum.
Gözlerim Yusuf'un iffetini, İbrahim'in teslimi- Hakk'ın rahmetine kavuştum.
yetini görmek istedi, Ve bütün teşbih ve mecazlardan ari ve zahir
olan Allah'ın adıyla dedim.
Musa'nın cesaretini, İsa'nın fedakârlığını, Mu-
hammed'in merhametini. Ve Ebabil'in ab-ı ahmeri ab-ı zen oldu.
19