Page 26 - Neşide Dergisi 5.Sayı E-Book
P. 26
Deli’nin
Kelimeleri
Bahtiyar ASLAN*
özleri olduğundan daha büyük görü- görüyor, kuruyor… Biliyor, görüyor, kuruyor ola-
Gnüyor. Belki sadece bir makyaj hilesidir. bilir… Bu bile güzel. Bir ihtimale sığınmaya baş-
Rüya görüyor. Bunda şaşılacak bir şey yok elbet- ladığıma göre galiba ona âşık oluyorum. Yahut
te. Rüya görüyor ve rüyalarının hikâyesini yazıyor. da aşkımı itiraf ediyorum. Bu da bir ihtimal. Bu
Öyle söylüyor. Bunda da şaşılacak bir şey yok. sefer kaçıyorum galiba. Çünkü aşkın gerçeğin-
Birçok yazar zaten öyle yapmıyor mu? Düşünce- den değil ihtimalinden bahsetmeyi tercih ediyo-
nin ürünü metinlerin pek okunacak şeyler olma- rum. Geçmişim beni uyarıyor. “Sakın!” diyen bir
dığını biliyorum. Görmeli ya da kurmalı… Ama şey var işte bir yerde. Şurada, hemen şuracıkta,
ille rüya… Bunlar benim düşüncem değil aslında içimde bir yerde yani.
ama benim de düşüncem oluyor bir yandan. Nasıl
İnce, uzun bir sırığı kendisine at yapmış bir
oluyorsa oluyor işte. Hayır, ona âşık filan olmam
deli kasabayı baştanbaşa koşarak geçiyor. Ko-
gerekmiyor bunun için. Onu anlatırken sadece
şarken -ve geçerken tabii- bağırıyor bir yandan
-geçici bir süre için bile olsa- onun fikirlerini be-
nimsiyorum. Oysa benim asıl işim anlatmak değil. da. Yüzlerce kelime dökülüyor ağzından. Tek
tük Türkçe kelimeleri seçebiliyoruz. Daha doğ-
Böyleyken bunu yapıyorsam, yazarları, şairleri…
Evet, onları düşünmek bile istemiyorum. Rüyala- rusu o seçebiliyor. Rüya onun rüyası ve hikâye
rını yazsınlar yeter. onun hikâyesi. Ama bizi de rüyanın daha doğ-
rusu hikâyede beliren rüyanın atmosferine ta-
Gözleri olduğundan daha büyük görünüyor- şıyor ve olaylara çoğul olarak şahitlik etmemizi
sa -bir şekilde öpmeliyim onu- yüzü olduğundan sağlıyor. Belki bir rüyaya, belki bir yalana ortak
daha küçük görünüyor olmalı. Bir zorunluluk ediyor bizi. İyi hikâyeci sahiden de! Bir yazar ta-
gibi söyledim bunu. Nedense söyledim işte.
nıyorum, post-modernist olmak için ya da belki
Düz kumral saçlarını yüzünün iki yanından akı- de gerçekten post-modernist olduğu için metne
tıyor, uçları gelip çenesinin orada bir yerde hilâl
bir takım metin dışı eklemeler yapıyor. Mesela
gibi kıvrılıyor. Yüzünü daraltan, küçülten yani
buraya, şu “sahiden de!” kelimesinin hemen yanı
olduğundan küçük ve gözlerini de dolayısıy-
başına mutlaka bir şaşkınlık ifadesi yani bir emo-
la olduğundan büyük gösteren bu mu? Sebep
ji koyardı. Öyle işte, geçip gitti aklımdan.
bulundu mu şimdi? Bakışların, makyajın hiç mi
rolü yok? Makyajın ve saçların akışının rolünden Deli’nin konuştuğu belli bir dil yok. Sadece
hemen vazgeçebilirim. Zaten geçilecek ve de birkaç kelime Türkçe var seçilebilen. Birkaç Türk-
geçici şeyler. Onun gözlerini olduğundan büyük çe kelime ile birkaç kelime Türkçe arasında epey-
gösterenin bakışları olması en iyisi. Bakışları… ce fark var. Bir yerinde öyle diyor hikâyesinin. Bu
Bakışlarından bir bakış hatta! Yani şöyle diyebil- izahlara neden giriştiğini anlamak çok zor. Bun-
meliyim bir gün, yani hemen -neden geciksin ki!- lar elbette hikâyeyi hikâye olmaktan uzaklaştı-
gözleri bana bakarken olduğundan daha büyük rıyor. Ama işte çağdaş ya, ne yapsın! İngilizce
görünüyor. Böylece aşk gündeme gelecek tabii. biliyor, Fransızcası fena değil. Sağda solda turist
Bunu o da biliyor. Ne de olsa bir hikâyeci. Biliyor, gezdirdiği için başta Japonca olmak üzere Ko-
* Doç. Dr. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi. Yazar/Şair.
24