Page 12 - Çolpan Dergisi 4. Sayı
P. 12

Kapak Dosyası
        Çolpan Dergisi Genel Yayını Yönetmeni


        Sarp Eren Çerçinli’den Dergi Okurlarına



        B
             elki umutla, belki umutsuzlukla geçirdiğimiz bu bir buçuk senenin bana
        öğrettiği en vurucu şey yalnızlık oldu. Yalnızlığın pençesine düşmenin ne ka-
        dar elim ve kederli olabileceğini ve insanı fizyolojik olarak ne kadar zorlaya-
        bileceğini gördüm. Öyle ki, herkes gibi benim de sağlığım tehlikedeydi ancak
        ben sağlığımı dahi riske atmaya razıydım bu yalnızlıktan kurtulabilmek için.


        Bir buçuk sene süren ve hâlâ devam eden bu karantina süreci hasretli bir
        zulüm ile bizi sevdiklerimizden ve ailemizden ayrı koydu. Öyle ki kimi tanı-
        dıklarımız sevdiklerini bir daha görememek üzere toprağa verdi. Bu da bize
        yalnızlığı hatırlattı, sevdiklerimiz ile hoşbeş etmeyi, otuz iki dişimizle gülmeyi,
        denizin, rüzgârın, toprağın ve ekmeğin kokusunu unuttuk belki de.


        Bence insanı insan yapan cevher, ruhunu, umudunu ve dostluğunu paylaşa-
        bileceği bir ailedir. Bu ailenin oluşması için ise bir kan bağına ihtiyaç yoktur.
        Bu süreç bizim ailelerimizden mahrum bıraktı, sesimizi müphem kıldı ve bizi
        evlerimize kapattı.


        Biz, Çolpan Dergisi olarak bu dosyamızda karantinayı konu aldık ve sesimizin
        dahi yalnız kaldığı bu dönemde edebiyat severleri bir araya getirmeye çalış-
        tık. Derginin Genel Yayın Yönetmeni olarak bu sayıda emeği geçen ekibimize
        ve öğretmenlerimize teşekkür ediyor, bütün okurlarımıza sağlıkla, umutla ve
        edebiyatla dolu günler diliyorum.


        Bahar yakındır. Yalnızlık, bize yakışmaz!

           Umut Güneşi


                                                               Ah be aslanım, ah be delikanlım,
           Atma hasretini içine delikanlım.
                                                               Ensende ayın soğuk nefesini hissedemeden,
           Atma kederin görünmez fakına sessiz adımlarını.
                                                               Bir yudum su içmeden çöllerin içine düştün
           Sen bilmezsin,
           Ezrail’in bir sûr gibi uzamış gölesini.
                                                               Ancak merak etme, sen ruhunu denizler gibi temiz tuttukça,
           Bu çayırlar, dağlar ve umutsuz çocuklar.
                                                               Ne alevler, ne karanlık dokunur sana,
           Bu bir parça ekmek uğruna canların, kanların döküldüğü dünyayı.
                                                               Kalbinde sessizce pusuya yatar nefesi,
           Daha tanışmadın ama tanışacaksın be delikanlım.
                                                                                                                    Duyabilmek için özgürlüğün ahdî şiirini.
           Ne alevler, ne karanlık dokunur sana,
                                                               Yaşa be delikanlım! Hasret çek sılaya,
           Görmedikçe, duymadıkça gecenin perdesiz aksini.
                                                               Görmek için dağların ardından bir umut gibi yükselen güneşi.

           Omuzların düşmüş ruhunun gerisine,

           Neydi ki suçun yalnızlığın pençesine düştün?
                                                               Sarp Eren Çerçinli
           Gümüş kamer sessizce dolanır bulutların servilerine,



        12
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17