Page 9 - Çolpan Dergisi 4. Sayı
P. 9

KÜLTÜR, SANAT ve EDEBİYAT DERGİSİ















       yemiş. Sonra da kendine bulduğu bir Rum   ve annesinin yanına çamurlu toprağın üze-  layınca durup ne olduğunu sordu. Hiç oğlu
       kadınla  evlenip  Aydın’dan,  İzmir’e  gitmiş.   rine  yığıldı.  Avuçları  toprağa  saplanırken   olmayan  adam  yıllarca  Ömer’in  yolunu
       Sibel de bir başına kalınca İstanbul’a atmış   her  yanı  çamurla  kaplanmıştı.  Göğü  izler-  gözlemiş,  Ömer’in  ağzından  çıkacak  keli-
       kendini.                            ken hatırına kara günde gelen küllerle kaplı   meleri muhtaçlıkla bekliyordu. Ömer ‘’Ben
                                           mektup geldi. Yazana göre mumdan çıkmış   İstanbul’a gideceğim amca.’’ dedikten son-
       Ömer  olanları  şaşırarak  dinlerken,  Zülal   o zaman yangın. Bir anda tutuşmuş yıllara   ra amcası Ömer’in niyetini anladı. Öğütleri
       hala  Ömer’in  habersiz  kalışına  ağlıyor,   başkaldıran ahşap köşk. Köylüler hep bera-  işe yaramayınca razı gelip sustu. Babasın-
       dizlerini  dövüyordu.  Ömer  halasını  teselli   ber yangını söndürseler de içeri girdiklerin-  dan kalan zeytinliği satmak isteyen Ömer’e
       ederken, bugün Aydın’a gideceğini söyledi.   de hepsini öylece sessiz sedasız bulmuşlar.   ‘’Orası senin ata toprağındır.’’ deyip hanımı-
       Halası içeri gitti geldiğinde elindeki üç beş   Tahir daha o yaşta öğretmen olacaktı oysa.   nın kolundaki bilezikleri verdi. Ömer ayağa
       lirayı Ömer’e verdi. Ömer gururunu eze eze   Küçük  parmaklarından  düşmezdi  kalem.   kalkınca  herkes  kapıyı  tutmaya  koyuldu.
       aldı parayı. Halasıyla ve Yılmaz’la helalleş-  Öğretmeninin lafını dinlerdi. Oturur hayal   Yengesi ‘’Bari bir gece kal.’’ dese bile Ömer
       ti sonra kapıdan çıktı. Otobüse bindiğinde   kurardı. Gece olduğu zaman da yatmadan   içindeki  kavuşma  inancına  laf  geçiremi-
       halasının  anlattıkları  kafasında  arabanın   önce hepsini ağabeyine anlatırdı. Seher de-  yordu. Kapıda amcası Ömer’i yolcu eder-
       tekerlekleri gibi dönüp duruyordu. Hava ka-  sen sınıf birincisi. Hekim olmak isterdi ama   ken  olaylara  karışmaması  için  tembihliyor.
       rarmaya başlarken yükselen ay yanakların-  kandan korkardı. Bir de kedileri severdi. Her   Ömer her kelimeyi çocukça başını sallaya-
       dan  akan  yaşlardan  yansıyordu.  Nereden   gün okuldan gelirken peşine karalı beyazlı   rak onaylıyordu.
       bulacak koca şehirde Sibel’i? Ne yapacaktı   kediler  takılırdı.  Ömer  ağabeyi  ilçede  ya-
       şimdi?  Bunları  düşündükçe  gözlerinden   tılı kaldığı yurttan köye her gelişinde Tahir   Köyden  ayrılmadan  önce  “Sibel’den  bir
       akan yaşlar sel oluyor ama yürek yangınını   ile kırlara çıkar çeşit çeşit çiçekler toplardı.   haberi olan var mı?” diye bakmak için köy
       söndürmeye yetmiyordu.              Şimdi aradan yıllar geçmiş, geride toprak   kahvesine  girdi.  Herkes  değişmiş  çocuklar
                                           içinde bedenleri birde bir başına Ömer kal-  büyümüş, gençler yaşlanmış, yaşlılar ölmüş.
       Gün  doğumunda  otobüs  Aydın’a  gelmişti.   mıştı. Elden ne gelir ağlamaktan gayr-ı bu   Kahvede bir tanıdık arayan Ömer masalar-
       Yaşlarını  silip  otobüsten  indiğinde  birkaç   derde? Hayalleri bir avuç kül eylemişler, ka-  dan birinde kâğıt oynayan çocukluk arka-
       dakika  çevresine  baktı.  Bıraktığı  küçücük   rışmış külleri toprağa.  daşı Yiğit Efe’yi gördü. Ömer’i gören Yiğit
       köy, koskoca kasaba olmuştu. Yeni yapılmış                               Efe ilk başta düşündükten sonra masadan
       yolda  yürürken,  okulun  yanındaki  yanmış  Ömer  mezarlıktan  ayrılırken  nereye  gide-  kalkıp Ömer’in yanına geldi. Herkesin sor-
       ama yıkılmamış ahşap evin içinde oynayan  ceğini  düşünüyordu.  Aklına  amcası  geldi.   duğu  soruları  sorduktan  sonra  gönderdiği
       yavru kedileri görünce durdu. Babası öldük-  Amcasının kapısına geldiğinde kapıyı açan   mektuplara neden cevap yazmadığını sor-
       ten sonra ellerinde bir bu ev birde zeytinlik  küçük  bir  çocuk  Ömer’i  tanımadı  arkasın-  du.  Ömer  mektuplardan  haberinin  olma-
       kalmıştı.  Harabeler  arasında  oynayan  ke-  dan bakan kilolu kır saçlı yaşlı adam Ömer’i   dığını söyledikten sonra ikisi de şaşırdı ama
       dilere  bakıyordu.  Bir  yandan  tekrar  tekrar  görünce  sevinçle  boynuna  atıldı.  Amcası   sonra mektupları gardiyanların hiç ettikleri-
       düşünüyordu  hayatın  anlamını.  İçindeki  kollarıyla Ömer’i sıkı sıkı kavrarken, bu ka-  ni anladılar. Ömer, içinde tuttuğu merakı-
       kederi yok sayıyor annesine ve kardeşlerine  vuşma  için  Allah’a  şükür  ediyordu.  Sonra   nı daha fazla bekletemeyerek Yiğit Efe’ye
       kavuşmak için yürüyüşü hızlanıyordu. Cami-  torunu olan çocuğa dönüp bak Ömer am-  Sibel’i sordu. Yiğit Efe, Sibel’in çocuğu ile
       nin  arkasındaki  mezarlığın  çeperinden  ge-  can  diye  tanıtıyor.  Çocuk  anlıyormuş  gibi   beraber  İstanbul’a  gittiğini  orada  bir  mü-
       çerken babasının yanında yatan, toprağın  başını sallıyor ama anlamıyordu. Ömer eve   zikholde  çalıştığını  söylüyor.  Hatta  gittiği
       altındaki annesini ve kardeşleri Seher ile Ta-  girince  çamurlu  üstünden  mezarlıktan  gel-  birkaç seferde gördüklerini de anlatıyordu.
       hir’i gördü. Hepsi birer isimden ibaret. Ko-  diğini anlayan yengesi, bir pantolon birde   Ömer’in öfkeden kırmızı olduğunu görünce
       yun koyuna yatmışlar, sanki yıllardır Ömer’i  gömlek verdi. Onları giyip amcasının karşı-  sustu. Ömer eline bir kağıt tutuşturup adresi
       bekliyorlar. Ömer onlara kavuşmuştu ama   sına geçince amcası ‘’Şimdi sana güzel bir   yazmasını istedi. Yiğit Efe yazdıktan sonra
       ne kokularını alıyor ne de saçlarını okşaya-  iş buluruz, sonrasında da hayırlı bir kısmet.’’   ‘’ Oraya gidince sora sora bulursun zaten.’’
       biliyordu. Ayakta durduğu her saniye dizle-  diyerek başladığı sözlerine öğütlerle devam   dedi. Ömer başını sallayıp selamlaşmadan
       rinin yükü artıyordu. Sonunda dayanamadı   etti. Ömer’in rahatsızlığını gözlerinden an-  masadan  kalktı.  Otobüse  binmek  için  du-

                                                                                                             9
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14