Page 10 - Çolpan Dergisi 4. Sayı
P. 10

rağa yürüyorken. Herkes, her şey rüya gibi  Ayıldığı  zaman  hesabı  ödedikten  sonra   Ayın sesi vardır!
       gözlerinin  önünden  geçerken,  sesler  kulak- çıktı. Bedenindeki ağrılar ve mide bulantısı
       larına gelene kadar birbirlerine karışıyordu.  yüzünden  dün  gece  kaldırdığı  her  kadehe
       Açlıktan,  susuzluktan  guruldayan  midesi  lanetler yağdırıyordu. Cebinde hâlâ parası   Akislerinden sızan ışığın
       ile beraber gözleri kendine geliyordu. Birisi  varken çarşıdan en iyisinden bir kutu çikola-  Gündüzü güne bağışladığını bilirler.
       eline bir parça simit, verirken birisi boynunu  ta aldı, bir bukette açelya. Eve yaklaşırken   Güneşe bakıp
       kolonyayla  sıvazlıyordu.  Ömer  ayıldığında  attığı her adımda heyecanı taşıyor, yüreği   farklı dillerden
       İstanbul’da olduğunu anlayınca dili, dimağı  parçalara ayrılıp yeniden bir araya geliyor-  Geceye gündüze meyl eden insanlıktan
       durdu.  Bu  koca  köprüyü  nasıl  gerdirmişler  du. Tüm duyguları bir anda yaşıyordu. Se-  Farklı olarak
       suyun üstüne onu düşünüyor, “ Nasıl yaşıyor  vinç, hüzün, merak, korku...    Sen de bulurum geceyi...
       bu kadar insan bir arada?” aklı almıyordu.                                   gündüzü...
                                           Son bir sokak daha sonrası kavuşma. İleride
       Yolunu  kaybetmeden  elinde  sıktığı  kâğıdı  yolun  ortasındaki  kalabalığı  aşıp  yavrusu-  Geceye kabusları yakıştırmam
       açtı.  İnsanlara  sora  sora  İstanbul’un  orta- nu  koklayacak  doya  doya,  sarılacaktı  yâ-  Gündüzleyin sade seni aramam
       sında bir müzikhol arıyordu. Gece yarısına  rine.  Kalabalığa  yaklaşırken  gelen  gürültü   Senin gülüşündür adını veremediğim mev-
       doğru sokaklar ayyaşlarla dolmaya başla- artıyordu. Sibel’i daha fazla bekletmemek   simim.
       yınca aradığı yeri sonunda buldu. İçerdeki  uğruna yolda duran arabanın etrafına top-  Mevsimimde üşür, mevsimimde ısınırım
       çalışanlardan biri Sibel’in kızının hastalan- lanmış kalabalığa dalıyordu. Duran araba-  Şehrimin bağrında gezinirkene.
       dığı için 2 haftadır işe gelmediğini söyledi.  nın önünde kanlar içinde bir çocuk uzanmış,   Sel sesli narin yazım,
       Ömer,  yüzü  boyadan  yıpranmış  yorgun  birkaç adım ilerisinde Sibel yolun ortasında   Ela gözlü ağlar kışım.
       bedeni  zor  ayakta  duran  kadından  aldığı  soluksuz yatıyordu. Bedeninden akan kan-  Gülüşüne açardı bahar
       adrese gitmeye başladı. Adrese geldiğinde  lar  yoldaki  çukurları  dolduruyordu.  Ömer   Baharın habercisi dediğin
       komşulardan biri, Sibel ile kızın dün sabah  bir kez daha durdu. Bacakları daha fazla   Kirpiklerinden düşen cemredir.
       çıktıklarını, sabaha karşı geleceklerini söyle- yükü kaldırmıyor, yığılıyordu. Güzel günlere   Cemreye söylemelisin göğnümden geçeni
       di. Ömer birkaç saat beklese bile canı sıkı- hasret ömrü soldu bir anda. Huzurun kar-  O bilir seni.
       lıyor, karanlık sokaklara, duvarlara dayana- şısında ne varsa sayıp sövüyordu. Özlemin
       mıyordu. Başka yer bilmediğinden Sibel’in  dili yüreğini parçalıyordu. Haykırmak, ağ-
       çalıştığı  müzikhole  gitti.  İçerideki  parlak  lamak istiyordu. Ama dizlerinin üzerine yıkıl-  Ey Nazenin!
       ışıkların  yorduğu  gözlerini  kapatan  Ömer,  mış, ölesiye etrafına bakıyordu.  Gül kurusu döken metruk binaların
       önüne ne koyulursa içiyordu. Ömründe bir                                     Yoluna
       kadeh bile görmemiş zavallı, her yudumda   Son kez gözünden birkaç damla yaş akıyor-  Revan olmuş ademin havvaya
       vücudunu kaplayan hissizliğin hoş etkisi ile   du, yaşanmayan yılları peşinde…  İndirdiğidir.
                                                         ***                        Sevendir. Hoş görendir.
       tüm acılardan soyutlanıyordu.                                                Mukabele değildir.
                                                                                    Yollarına kelimeler serpendir.
           Sen Öğrettin Bana                                                        Güzel görendir.

           Sen öğrettin bana ağlarken gülmeyi.                                      Güzeldir.
           Sen öğrettin bana benim ben olduğumu.                                                                           Hamza Öztürkçü
           Sen siliyordun gözyaşlarımı.                                                Avcılar Anadolu Lisesi - Edebiyat Öğretmeni
           Peki ya şimdi kim silecek?
           Ben ağlarken, beni güldürecek…
           Geliyorum yanına, yerde yatıyorsun.
           O narin vücuduna ağır gelmiyor mu o toprak?
           Geceleri korkmuyor musun?
           Peki ya şimdi ne olacak?
           Sen farklı yerde, bensiz.
           Ben aynı yerde, sensiz.
           Tek başımayım…
           Beril ŞAHİN



        10
   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15