Page 49 - My FlipBook
P. 49
muydu? Rengi merhamet, sesi merhamet, pırıltılı, Ģırıltılı su... (Sesi coĢar) Ne
duruyorsunuz? Sökün sahte su borularını, ev ev merhamet Ģebekesini kurun!
Tepelerindeki çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin!.. O zaman göreceksiniz
ki, acı su borularından kendi kendisine tatlı su akacak ve baĢlar üstünde güneĢe
yol veren kubbeler yükselecek...
TEYPTE ĠKĠNCĠ BAR KIZININ SESĠ — Siz sabaha kadar uyumadınız mı Reis Bey?
TEYPTE REĠS BEYĠN SESĠ — Uyumadım, kızım! Suda kaynayan yengeç gibi, sabaha
kadar Kâtibin karĢısında ıslık çaldım durdum. Merhamet bestesi... Ah bu besteyi
bir tutturabilsek, yakan bir Ģarkı halinde gırtlak yivlerine bir kazıya-
bilsek!.. Benim istediğim, güneĢin merkezindeki merhamet... Kuzuları da,
yılanları da ısıtan merhamet... Isıtın, daha ısıtın!... Yılan ĢimĢekleĢin-ceye
kadar ısıtın!... Görürsünüz; nasıl ĢimĢek bir anda parça parça yere dökülür,
sonra nasıl çizgi çizgi yumaklanıp bir kuzu olur! O ânı bulmaya bak! ĠĢ onda..
TEYPTE OTEL KÂTĠBĠNĠN SESĠ — Reis Bey! Bu fikirlerinizi kitap halinde çıkarmayı
düĢünüyor musunuz?
TEYPTE REĠS BEYĠN — Ben yazmayı değil, yaĢamayı seviyorum. Çocuk bana, buz
çölünde yol alıyorsunuz, dedi. Ġdam sehpası altında, perdesi düĢen göz... Görmez
mi? Hepimiz, bütün insanlık, buz çölünde yol alıyoruz! GüneĢ Ģehri arkamızda,
143
karanlık beldesi önümüzde.. Git, gittiğin kadar!.. Aldığımız nefesler bile,
hançerden, sipsivri kayalar Ģeklinde donuyor. Buz üstüne nakıĢ nakıĢ yonttuğumuz
eserler, buzdan gururları ile bizi büsbütün buzlaĢtınyor. Bakarken gözle
bıçaklıyoruz, dinlerken kulakla boğuyoruz, koklarken burunla zehirliyoruz. Damak
kirletiyor, el solduruyor, düĢünce de kalb halvetinde ırza geçiyor. Bütün
bunların kanunlarını bilmiyoruz da, kanun çıkarmağa kalkıyoruz. BirĢey olmasın
diye mi, olsun da yapılmasın diye mi?.. Sen kaplanı yetiĢtir, besle sonra pençe
atıyor diye boynuna kement at, ipe çek!... Yazıktır kaplana, günahtır
kaplana!... Kanunu, birĢey ortadan kalksın, yapılamaz olsun diye değil, bizim
baĢka türlü yaptığımızı, bazıları bu türlü yapmasın diye çıkarıyoruz.
TEYPTE OTEL KÂTĠBĠNĠN SESĠ — Bütün bunlar merhametle mi düzelecek?
TEYPTE REĠS BEYĠN SESĠ — Merhamet, hiçbir Ģeyin kendisi değil, su gibi, toprak
gibi, hava, ateĢ gibi, herĢeyin temeli.. Onu getirin, kuracağı iklimde iyi'nin
ölü bitkileri dirilsin, kötünün de diri bitkileri ölsün.. (Durka) ĠĢi fazla
fikire kaptırmayalım.. Savcı Bey haklı.. Merhametin ukalâsı olmak, merhametsiz
olmaktan beter... Papazların yaptığı gibi, sadece edebiyatçısı olmak da, onu
harcamak... Yalnız duyalım, duygusunu arayalım, hayatını yaĢayalım!... Çocuk
bana, mühürlü kalbinizin bir gün açılmasını dilerim, dedi. Kalbim bütün
dikiĢlerinden yırtıldı; yine mühürü istediğim gibi açılmıyor. BeĢ dakika uyusam,
merhametsiz uyanıyorum. Yediğim yemeğin ilk lokmasında merhametli, son
lokmasında zalimim!... Ne yapayım ki, bütün kin ve garez duy-
144
gunıu, kendime, bütün af ve merhamet hissimi dünyaya çevirebileyim?.. Ne etsem,
nefsim arkamdan onu salyasiyle kendikine göre mayalandırıp yutuyor, besleniyor.
Hem benim nefsimi kıracak hem de rahmetinden hiçbir Ģey kaybetmi-yecek sistem!..
Onu arıyorum! Büyük meydanına heykelimi dikmek yerine, leĢimi katır
iskeletlerinin yanma atacakları merhamet cumhuriyeti nerededir? Bütün sınıflara
paydos! Dünyayı, hastalarla hastabakıcılarından ibaret iki sınıfa bölecek ve (1)
numaralı odaya, Atom âlimlerini ve politikacıları yan yana yatıracak anlayıĢa
yol var mıdır? Yalnız acıyanlar ve acmanlar sınıfı... iki, yahut iç içe tek
smıf... Gerisine paydos!... Merhamet, merhamet; gerisine paydos!.. Çocuk bana,
ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz, dedi. Ağladıkça anlıyorum, ağladıkça
anlıyorum. Çocuk bana, sizi ruhum bu dünyada ve ötelerde adım adım takip edecek,
dedi. Ölülerin dilinden anlayan varsa yalvarsm: Aman, Reis Beyi bırakma, elini
onun kolundan çekme, onu götür, onu erdir!...
(Otel Kâtibi teypin düğmesini çevirip onu durdurur.)
OTEL KÂTĠBĠ — Böyle gidiyor, gecenin birinden sabahın altısına kadar...
BĠRĠNCĠ BAR KIZI — (Otel Kâtibine) Hiç de farkında olmadık. Nereye saklamıĢtın
makine-yi?...
OTEL KATĠBĠ — Biz sanatımızı biliriz.
ĠKĠNCĠ BAR KIZI — (Otel Kâtibine) Reis Bey de farkında değil, öyle mi?...
OTEL KÂTĠBĠ — Tabii değil...