Page 52 - My FlipBook
P. 52
gibi, o yere mahsus.. Böyle birĢey olmak istiyorum. Meydanlarda trafik
polislerinin yanma geçip, boynumda bir yafta, dikilmek istiyorum: Ġnsanlar,
durun! Acımayı bilmeyen geçemez; (Otel Kâtibine) Beraber olabilir miyiz?
(Kapı açılır. Çıngırak.. Yeldirmeli Kadın.. Kapı açık kalır. KarĢısında Reis
Beyi görür görmez, saldırırcasma üstüne yürür. Otel Kâtibi ve Bar kızları
dikilirler.) YELDĠRMELĠ KADIN — Reis Beyciğim, Reis
Beyciğim!
REĠS BEY — BirĢey mi var?
YELDĠRMELĠ KADIN — Oğlum kurtuldu! Biraz evvel.. Tahliye karan geldi!
REĠS BEY — Çok sevindim!
YELDĠRMELĠ KADIN — Oğlum, gelinim, torunlarım eve gittiler. Ben doğru size
koĢtum.
REĠS BEY — Çok sevindim!
151
YELDĠRMELĠ KADIN — Gözünüzdeki yaĢtan belli. O para ile bir marangoz atölyesi
açacak oğlum.. Tezgâhını kurar kurmaz ilk iĢini size yapmak istiyor. Ne
isterseniz?
REĠS BEY — Çok sevindim!
YELDĠRMELĠ KADIN — Bizi kırmayın! Boynunuzu bükmeyin!
REĠS BEY — Bir kutu yapsın.. Erlerin, tahta, kırmızı vernikli bavullarından...
YELDĠRMELĠ KADIN — (Mahzun) Ne yapacaksınız onu?
REĠS BEY — ÇamaĢırlarımı koyacağım! Artık bir yerde oturmak istemiyorum!
Varılamaz bir sıla var gözümde.. Onu arıyacağım!..
YELDĠRMELĠ KADIN — Neresi orası?
REĠS BEY — Ağlayanların vatanı..
(Açık kapıda Dadı.. Reis Bey ona bakarak irkilir, heybetle ayağa kalkar. Uzun
bakıĢma.. Bar kızları, gözleri Dadıda, Reis Beyin karĢısında ve merdivenin
dönemeç tarafındaki sandalyalara iliĢirler. Otel Kâtibi ve Yeldirmeli Kadın,
ayaktalar.. BakıĢma devam ediyor, çıngırak.. Kapı kapanır. Dadı yaklaĢıp durur.)
REĠS BEY — Ne haber, Dadı?
DADI — Ġzmit'ten geliyorum! Evi hazırladım!
REĠS BEY — Artık ben yersiz, yurtsuz takı-mındanım. Zaten ömrüm boyunca bir evim
olmadı...
DADI — Bundan sonra olur. Sana oğlumun odasını hazırladım.
152
REĠS BEY — Gelemem, Dadı! Saadetin bu kadar büyüğünü kaldıramam! Bırak, tek
kardeĢ, çocuk, dost sesi duymaz bir taĢ ocağında geçen ömrüm, yine orada
tükensin!
DADI — KardeĢin olurdum, yemeğini piĢirir, çamaĢırlarını yıkardım. Seni hiç
rahatsız etmeden bir gölge gibi girip çıkardım. Ağladığın zamanlar, ben de bir
kenarda, sessizce sana uyardım.
REĠS BEY — (Hıçkırıklarla patlar.) AltmıĢ beĢ senenin ördüğü buz kozasından
çıkıp güneĢine kavuĢabilmem için, oğlunu astırmam mı lâzımdı? (Durak) Bana
sahiden acıyor musun, Dadı?
(Dadı cevap vermez.)
REĠS BEY — Acıyorsan bırak çekeyim! Benim halimi değiĢtirmeğe çalıĢmak, bana
acıma-maktır! Bana acıyın, yani acımayın! Bana acımı-yarak acıyın!
DADI — Dinlenmeye, kendini bulmaya muhtaçsın! Benimle gel! Bu defa ben
istiyorum!
REĠS BEY — Kendimi bulmak mı?.. Oğlunu mezardan çıkarıp bir daha astırmam için
mi?..
DADI — Evham içindesin! Seni Ġzmit'teki evin odasında, yatağına oturmuĢ, oğlum
bekliyor. Bir de böyle farzet! Onu kırar mısın? Ona acımaz mısın?
REĠS BEY — (Deli gibi) O beni bağıĢlar mı? Bana acır mı oğlun?.. Ne
biliyorsun?...
(Yıkılıcak gibi açılan kapı.. Çığlık basan çıngırak.. Hızla giren Kaatil.
KoĢarak Reis Beyin yanına gelir, bileğine yapıĢır. Kapı
153
açık kalmıĢtır.)
KAATĠL — Yürü, baba gideceğiz! -REĠS BEYE — Nereye? KAATĠL — Hapishaneye!
(Sükût... Durak.. Reis bileği Kaatilin elinde...)