Page 56 - My FlipBook
P. 56
kesildi diye Ģüphe ihtimalini büsbütün ortadan kaldırırız. Enfes, enfes! Ne
Krupye-nin palamut yerleĢtirmesi, ne de baĢka birĢey...
En güzeli, bu!
SALĠH — Mademki iĢler içinde en kolayını beğendiniz, öyleyse bizim Krupye Sülün
Ahmede ihtiyacınız kalmaz.
NACĠ — Yok, yok, o yine gelsin.... Vaziyeti idare etsin, ikinci kutuyu gündüzden
o tertiplesin, elektirikler sönünce o değiĢtirsin, yenisini koysun... Krupyeliği
o zaman baĢkası yapar. Kutu değiĢir değiĢmez Sülün Ahmet parolayı verir, ben de
hemen çakmağımı yakıp kutunun yerli yerinde
166
durduğunu herkese gösteririm.
SALĠH — Hayır, çakmağı siz yakmayın! Kazandıracağınız adama üç adam mesafede
oturacak bir kafa vardır herhalde elinizde! NACĠ — Kafa da nesi?
SALĠH — Düzenbazın hesabına oyun oynayan sahte kumarbaz... Oyuncu gibi görünüp
böyle hileleri kolaylaĢtıran beyefendi.
NACĠ — Tabii var böyle bir adamımız... SALĠH — ĠĢte, kutu tam onun önüne gelince
lâmbalar sönsün..,. Kutunun değiĢtiğine dair parolayı alır almaz çakmağı o
yaksm\ hemen kutuya sarılsın, kutunun emniyette olduğunu belli etsin.. Zaten el
verir vermez o adam parasını kaybedeceği için kimsenin hatırına birĢey
gelmiyebilir.
NACĠ — Enfes, enfes!... Palamut iĢini aklım almamıĢtı. Bu enfes! Herkesin gözü
Krupyenin ellerine bakarken desteye bir palamut nasıl yapıĢtırılır?
SALĠH — En sağlamı palamuttur amma, yine
siz bilirsiniz. Eğer sizin Beyefendileriniz bunu yerse, hiç mesele yok, o zaman
en iyisi bu!.. Sülün Ahmet'e bile ihtiyaç yok ya, istiyorsunuz madem, gelsin..
YakıĢıklı, kibar tavırlı, kurnaz çocuktur doğrusu.. OnbeĢ yaĢmdanberi
adamım... Yüzünüzü kara çıkarmaz.
NACĠ — Evet, evet gelsin... Hisseniz, daima palamut içindeki kadar dolgundur.
(BeĢ parmağını açar.) Tam beĢ tane binlik!...
(Cephenin sağ yanındaki kapı açılır, Mad-mazel Fofo girer. Elinde, bir tepsinin
ortasında bir kadeh likör...) NACĠ — (Madmazel Fofo'ya bir göz attıktan
167
sonra Salih'e bakarak devam eder.) Elverir ki, iĢ yerine gelsin, biz de sır
saklamayı bilelim...
SALĠH — Sır saklamak bizim sanatımız... (î-lerliyen Madmazel Fofo'ya) Nasıl
Madmazel, bizim ağzımızdan sır kaçar mı?
(AltmıĢlık, kokona tipli, müstekreh denecek derecede çirkin Madmazel Fofo,
kırıtarak baĢını sağa ve sola sallar ve Salih'in sözüne karĢı böyle bir ihtimali
poretesto eder.)
NACĠ — (Madmazel Fofo'ya) Aman, zahmet ettiniz, ben hiç likör sevmem, zahmete
lüzum yok, hemen gidiyorum.
(Naci, telâĢlı madmazel Fofo'dan ve muhitten tiksinmiĢ bir hareketle
iskemlelerden birindeki Ģapkasını ve eldivenlerini alır. Madmazel Fofo, elinde
likör tepsisi, olduğu yerde kalmıĢtır.)
NACĠ — (Salih'e) Allahaısmarladık! Malûm günü unutmayınız! Sülün Ahmet'i
göndereceğiniz saat de malûm.. O gün üstüne baĢına çok dikkat etsin ve herkese
gayet hürmetkar davransın.. Aman, argo kelimeler istemem. Siz ona icabeden
talimatı verirsiniz. Allahaısmarladık!
SALĠH — (Gülümseyerek Naci'ye) Güle güle, güle güle...
(Naci Beyefendi çıkar. Camlı kapı kapanır kapanmaz, sol yanındaki kapı açılır:
Üst baĢ karıĢık, Semra.. Salih Semra'ya ĢaĢkın gözlerle bakar.)
SEMRA — Of, kart züppe nihayet gidebildi! SALĠH — Sen burada miydin? Madmazelin
gündüz iĢi daha paydos olmadı mı?
SEMRA — Saat daha 10... Hiç senin buraya 11 den evvel geldiğin var mıydı? Gündüz
iĢi burada 10'a kadar sürer. Bilmiyor musun?
SALĠH — (Madmazel Fofo'ya döner.) Yoksa baĢka kızlar da var mı evde?
(Madmazel Fofo baĢıyla menfi iĢaret verir. Semra ilerler.)
SEMRA — (Salih'e) Merak etme, kimsecikler yok. Bizimki dokuza kaldı. Ben daha
giyinip fırlı-yamadan sen geldin; yanında da Akdeniz Yat Kulübü müdürü ve
murahhas âza Naci Beyefendi. Neydi onunla böyle sıkı fıkı baĢ baĢa vermen, gizli