Page 68 - My FlipBook
P. 68
ALĠ — Demek geliĢim size dehĢet verdi. Hakkınız var, Yusufun bulunmıyacağı bir
zamanı seçmek istedim. Kulübe gitti, değil mi dostumuz?
MACĠDE — Ne cesaretle böyle konuĢuyorsunuz?
ALĠ — (Maddeye yaklaĢırken) Yusufla niĢanlı olduğunuz günleri hatırlayın! O
vakit ben de Ġktisat Fakültesindeydim. Benim teklifimi reddetmiĢtiniz. Bundan da
Yusuf a hiç bahsetmiye-ceğinizi söylediniz ve galiba bahsetmediniz. ĠĢte Ģimdi
size, yine ona bahsetmemek Ģartiyle baĢka bir teklifim var.
MACĠDE — Küstahlığınıza hayranım!
ALĠ — (Gülümser) Hakarete ne lüzum var! Yusuf kumarda battı. ĠĢin gülünç tarafı
Ģu ki, benimle arkadaĢ geçindiği halde, hep bana hücum ediyor, bana kurmak
istediği tuzağa kendisi düĢüyor; yahut baĢkalarının bana kurduğu tuzak, benim
yerime onu yakalıyor! Daha geçen hafta kulüpte bana yedi bin lira kaybetti.
Duyduğuma göre borçları on iki bin lirayı aĢmıĢ, yakında bir rezalet
çıkacakmıĢ... Hukuk müĢavirliği yap-
205
tığı bankadan, kumar sermayesi diye birikmiĢ te-kaüdiyelerini almak için istifa
ettiğini biliyor musunuz?
MACĠDE — Susunuz Ali Bey! Asıl siz, bana hakaret etmek için mi gece yarıları
evime kadar geliyorsunuz?
ALĠ — (Sinsi ve müstehzi) Bu adam artık mahvolmak üzeredir. Ne haysiyet, ne
itibar... Onu kurtarmak lâzım... Size, hâmiline yazılmıĢ on beĢ bin liralık bir
çek getirdim. Kocanızı kurtarmak için bunu kabul etmenizi rica ediyorum. Yusuf
baĢta, kimsenin haberi olmaz.
(Ali cebinden bir çek çıkartıp uzatır. Madde birkaç saniye Ali'ye dehĢetle
bakar, sonra elini uzatıp çeki alır.)
MACĠDE — Çeki alıyorum, fakat parasını tahsil etmek için değil; onu Yusuf a
verip, kendisine ve karısına edilen hakarete mukabele etmesi için..
ALĠ — Beni ne gün anlıyacaksmız, bana ne gün yaklaĢacaksınız, söyleyin!
MACĠDE — (Çeki uzatır) Buyurun çekinizi! (Ali çeki alırken) Siz kendisine
karĢılık verilmeyecek kadar düĢkün bir insansınız! Allah rızası için çıkın
evimden ve bir daha ne bana, ne de Yusuf a görünmiyeceğinize dair söz verin!
ALĠ — Birazdan onu Akdeniz Yat Kulübünde göreceğim.
MACĠDE — Çıkın evimden!
ALĠ — Gidiyorum! Fakat Ģerefini bu kadar kof uduğunuz küçük beyin, tripolarda,
bitirim yerlerinde tokat yediğini duyarsanız ne dersiniz?
MACĠDE — Yalan söylüyorsunuz. Yusuf kimseden tokat yemez!
206
ALĠ — Üç gece evvel... Haddehaneli Salih'in triposunda, Haddehaneli Salih'ten
tokat yedi! -MACĠDE — Çıkın!
(Ali sağdan çıkar. Madde elleriyle yüzünü örter. Sol taraftan Salih gelir.)
SALĠH — Kızım, çek ellerini yüzünden!
MACĠDE — (Ellerimi yüzünden çeker.) Siz benim kocama, batakhanenizde tokat mı
attınız?
SALĠH — Evet kızım, ben Yusufun babasıyım!
(Madde baĢına bir balyoz yemiĢtir. Vücudu en sert hayret takallüsleri içinde bir
istifham.... Kaskatı, döner, bir adım atar, büyük kanapenin sağ tarafa bakan
ucuna abanır. Öylece kalır. Salih kanapenin mukabil tarafında, dimdik...
Saniyeler geçer.)
SALĠH — (Elini, soldaki açık kapıya uzatır.) Torunumu gördüm... Uyuyor... Fakat
beni birĢey korkuttu. Nedir o tavanın orta yerindeki büyük avize?... Belki üç
yüz kilo var... Çocuğun karyolasını da öyle tuhaf bir yere koymuĢlar ki, avize
tam ayak ucuna geliyor.. Ya düĢerse?...
(Madde cevap vermez, büsbütün hayretler içinde yer değiĢtirir, ön plândaki
koltuklardan birinin arkasına geçer. Salih bir iki adım ilerler.)
SALĠH — Dikkatle baktım; kordonları da eski püskü soydan... Ġnsan bir iskemlenin
üzerine çıkıp eliyle çekse, koca avize gümbür gümbür yere inebilir.
207
MACĠDE — (Çekingen, mahcup, saygılı) Beni bu kadar ĢaĢırttıktan sonra bunlardan
mı bahsedecektiniz?
SALĠH — (Macide'ye yaklaĢır.) Ali Beyle konuĢtuklarınızı duydum. Hakkınızda ne
düĢündüğümü sonra öğreneceksiniz. Ben Ģimdi gidiyorum.