Page 66 - My FlipBook
P. 66

SALĠH — Ya babanızdan daha yakın biriy-
             199
             ye?
             sem... Korkmayın benden; kocanızın açık bırakıp koĢar adım sıvıĢtığı kapıdan
             girdim.
             MACĠDE — (Salih'i tepeden tırnağa süzer.) Kim olduğunuzu söyleyin!
             SALĠH — Batakhane soyundan bir kumar yerinin sahibiyim. Adım Salih..
             MACĠDE — (Nefretle) Yâni, kumarhanecisiniz!
             SALĠH — Kumarhaneciyim!
             MACĠDE — (Nefreti daha keskin) Yusuf'tan bir alacağınız mı var?
             SALĠH — Yusuf a bir vereceğim var!
             MACĠDE — Apaçık konuĢmazsanız size kapıyı göstermiye mecburum!
             SALĠH — (Eliyle ön plândaki koltuklardan birini gösterir.) ġuracığa iliĢmeme
             müsaade eder misiniz?
             (Madde susar, Salih oturur. Gözleri hep Macide'de... Macide'nin tevahhuĢ hali
             biraz yumuĢamıĢ, hayrete dönmüĢtür.)
             SALĠH — Bahçenize girer girmez bir de baktım ki, kocanız, sokağa doğru deli gibi
             koĢuyor. Tabiî kumara, değil mi?
             MACĠDE — Niçin ona görünmek istemediniz?
             SALĠH — Çünkü ona görünmeden sizi görmek istedim.
             MACĠDE — Ne istiyorsunuz?
             SALĠH — Yusufu kurtarmak.. Onu bu derd-ten kurtaracak panzehir yalnız bendedir.
             Ben yirmi beĢ yıldır bu derdin zehirini dağıtıyorum, elbette ararsam panzehirini
             de bulurum.
             MACĠDE — Ne sıfatla Yusufu kurtaracak-mıĢsmız?
             200
             SALĠH — (Tane tane) Oriun, bütün bu hallerinden, mesul olan adam sıfatiyle...
             MACĠDE — Demek onu kumara siz alıĢtırdınız!
             SALĠH — Hayır, ben alıĢtırmadım. Yusuf benim batakhaneme düĢeli birkaç ay var,
             yok.. Bütün Ģartlarıyla mükemmel bir kumarbaz olarak geldi. (Sol elinin bileğini
             gösterir.) Ama taĢıdığım kana sorarsanız "ben alıĢtırdım" diyor. (Yalvaran
             gözlerini Maddeye diker.) Kızım, baban yerindeki bu adamdan korkmuyorsun, değil
             mi?
             (Mac de Salih'i dikkatle süzer. Ġlk korkusu geçmiĢ, yerini derin ve sıcak bir
             alâka kaplamaya baĢlamıĢtır. Hemen Salih'in karĢısındaki koltuğa oturur.)
             MACĠDE — Yoksa siz, Allahm gönderdiği bir kurtarıcı mısınız?
             SALĠH — (Yere düĢen kartla elliliği görmüĢ, eğilip sağ eliyle almıĢ, küçük
             masaya bırakmıĢ ve tam o anda, Maddenin, parmaksız eline dahĢetle baktığını
             farketmiĢtur.) Ben Haddehaneli Salih'im......Haddehaneli.. Hani Ģu bir
             zamanların çarkçı bahriye zabitlerini yetiĢtiren ocak... Külhan beyleriyle
             meĢhur.. Onun için halimde bir kabalık görürseniz bunu Haddehaneli oluĢuma
             bağıĢlayın! Biz de mektep, medrese gördük ama, öyle çok fazla kitabete aklımız
             ermez. Hele zabitlikten ayrıldıktan sonra benim ömrüm, ayak takımı arasında
             geçti. Efendiliği büsbütün unuttum. (Elini boyunundaki kıravata göstürür.)
             Bugün, sizi görmek için taktığım Ģu boyun bağı, bana boyunduruk gibi geliyor.
             201
             MACĠDE — (Çenesini ellerinin içine alarak)
             Ne garip insan!
             SALĠH — Ben uzun boylu lâf etmesini bilmem. YaĢım elli beĢe geliyor.
             Haddehaneden çocuk denecek kadar genç denecek kadar genç mezun oldum. BaĢladım
             kumara... Varsa, yoksa kumar.. Yıllar geçti. Otuz yıl oluyor, evlendim. Mazlum,
             sabırlı, beĢ vakit namazında bir kadın aldım. Kadının da, benim de, nemiz var,
             nemiz yoksa, kumara gitti. Beni bahriyeden çıkardılar. Kadın, kahrından verem
             oldu. BeĢ yaĢında bir de çocuğumuz vardı.
             MACĠDE — Ne diyorsunuz? Benim de çocuğum beĢ yaĢında...
             SALĠH — (Heyecanla) Çocuğunuz mu var?
             Nerede?
             MACĠDE — (Arkasındaki camlı kapıyı gösterir.) ġurada, uyuyor!
             SALĠH — (Yerinden doğrularak) Göreyim! MACÎDE — ġimdi olmaz, biraz sabır! SALĠH
             — (Tekrar koltuğuna yerleĢir.) Karım öldü, bundan yirmi iki sene evvel.. Bir
             melekten daha sessiz kadın,  ölürken bana beddua  etti: "Merhametsiz adam! Allah
   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71