Page 62 - My FlipBook
P. 62
e
a> JT
r
B : B — K,
CO
i S S
r
ro
N
/ QD
en
miĢ, bitmiĢtir. Masada ve ayakta, herkes,
sinmiĢ, ĢaĢırmıĢ, donmuĢ...) SALĠH — (Ağlar gibi) Yusuf Salih bey, sizi
tokatladığım için af dilerim. Herhalde siz, kumarhanelere düĢecek bir insan,
değilsiniz. (Eliyle göstererek) ĠĢçi Marko'ların, Antikacı Ġhsanların,
Prens Safa'larm, Doktor Hayrettinlerin, Sülün Ahmetlerin (Elini göğsüne
yapıĢtırır) Haddehaneli Salih'lerin arasında iĢiniz ne? Ya bu hali babanız
duyarsa ne yapar? Sizi tokatlamaz, sizi öldürmez mi? Kim sizin babanız?
YUSUF — Babam, yirmi iki sene evvel, ben
beĢ yaĢındayken ölmüĢ...
SALĠH — Ya bir gün hortlar da karĢınıza çıkarsa?
YUSUF — (Birden patlar) Fakat bana anlatın, nedir bu komedi, anlatın!...
SALĠH — Kâğıtlar kolunuzun içinde.. Onları oraya mutlaka ĠĢçi Marko attı.
Enselenmemek için... (Marko'ya) Söyle Marko, Öyle mi? MARKO — (Gayet korkak)
Patron, affet! SALĠH — Affetmek mi? Sana bu namussuzluğu yaptığın için bütün
paramı, pulumu değil, canımı versem yine azdır be!..
(Kimse birĢey anlıyamaz. Herkes hayretten birer deli.. Fabrikatör Ali anî bir
kararla yürüyerek Yusuf un koluna girer.) ALĠ — (Yusufa) Haydi kardeĢim, çıkıp
gidelim bu batakhaneden! Hiçbir Ģeyi anlamıya, cevaplandırmaya değmez!
(Fabrikatör Ali, Yusufu hızla camlı kapıya doğru çeker, sürükler.) 186
SALĠH — (Arkasından fabrikatör Ali'ye) Durun, beyefendi, yalvarırım, bir saniye
bekleyin! (Fabrikatör Ali ile Yusuf, arkalarına bakmadan çıkarlar. Camlı kapı,
açık kalır. Salih iki büklüm, arkası bize yüzü camlı kapıya doğru..
Merdivenlerden, koĢarcasına inil-diğini anlatan paldır küldür sesler.. MüthiĢ
bir tarrakayla kapanan sokak kapısı.. Salih geriye döner... Yüzünde ıstırapla
saadetin iç içe mahĢeri...)
SALĠH — (Kendisine hayretle bakan kumarbazlara) ArkadaĢlar! Hepiniz kutunun
içindeki kâğıtları istediğiniz gibi alın... Ġstediğiniz kadar açın! Ben
kaybedeceğim, ġanjör Ġsmail ödiyecek.. (ġanjör Ġsmail'e) Sana, yarın ödiyeceğim,
hayat sigortamın taksiti diye verdiğim paradan baĢka ne varsa üzerinde, ortaya
dökebilirsin!
SEMRA — (Birdenbire ilerler, kollarını Salih'in boynuna dolar.) Haddehaneli
Salih! Ne oluyor, çıldırdın mı yoksa? Söylesene! Herkes meraktan
çatlıyacak!
SALĠH — (Gözleri uzaklarda) Söylemem!
Söylemem.
PERDE
187
ĠKĠNCĠ PERDE
[Yusuf un Kadıköyü'nde, Mühürdar kıyıları tarafında oturduğu modern köĢkte ana
salon... KarĢıda çok uzun bir mustatil Ģeklinde, salonu âdeta baĢtan baĢa
kaplayan bir pencere... Pencerede, harikulade zarif ve kıymetli perdeler.. Sağ
ve sol yanlarda ve ortada, karĢı karĢıya, aynı tipte, püskürme kristal camlı ve
beyaz boyalı iki kapı... Kapılardan sağdaki, evin methaline, soldaki de iç
odalardan birine açılıyor. Salonun tâ ortasında, büyük pencereyle karĢı karĢıya
ve ona muvazi, arkasından gördüğümüz Ģahane bir ka-nape.. Kanapenin arkasına
bitiĢtirilmiĢ küçük bir masa ve masada bir abajur... Kanapenin arkasındaki
masanın etrafında ve ön plânda, sağlı sollu güzel ve stil koltuklar.. Kanapeyle
pencere arasında da karĢılıklı iki koltuk.. Bir köĢede yüksekçe bir puf...
Duvarlara dayalı birkaç küçük masa, vitrin, vesaire... Sol tarafta bir kolon