Page 163 - Efsane
P. 163

geceyarısını geçtiğinde bilgisayarımın başına oturup Metias’ın raporunu
               inceliyordum. Artık fotoğraflara bakmaya gözlerimi onlardan ayırmam
               gerekmeyecek kadar alışmıştım, ama yine de midemi kaldırıyorlardı. Her bir
               fotoğraf, yarasının görünmeyeceği bir açıdan çekilmişti. Bıçağın sapındaki yağ
               izine baktıkça oradakinin bir silah yağı kalıntısı olduğuna daha da inanıyordum.


               Artık fotolara bakamayacak duruma geldiğimde, koltuğa geri dönüp Metias’ın
               günlüklerine göz atmaya devam ettim. Eğer ağabeyimin başka düşmanları
               olduysa yazdıklarında kesinlikle bir ipucu olurdu. Ama aptalca davranacak da
               değildi. Ona karşı kanıt olarak kullanılabilecek hiçbir şeyi yazmazdı. Sayfalarca
               yazdıklarını okudum, hepsi de alakasız, sıradan şeyler hakkındaydı. Bazen
               bizden bahsediyordu. Onları okuması daha zordu.


               Yazdıklarından birinde Komutan Jameson'ın birliğine katılma seremonisinden
               bahsediyordu, hasta olduğum zamandan. Başka birinde Deneme’den 1500 puan
               aldığımda yaptığımız kutlamayı anlatıyordu. Dondurma ve iki bütün tavuk
               sipariş etmiştik ve o akşam tavuklu ve dondurmalı sandviç yapmayı bile

               denemiştim, belki de hayatımdaki en zekice fikir değildi. Kahkahalarım
               kulaklarımda yankılanıyordu, firında pişmiş tavuğun ve taze ekmeğin sıcak
               kokusunu hâlâ alabiliyordum.

               Gözlerimi ovuşturdum ve derin bir nefes aldım. Ollie'ye, “Ne yapıyorum ben
               böyle?” diye fısıldadım, o da koltukta durduğu yerden başını bana çevirdi. “Bir

               suçluyla dostluk kuruyorum, bir de bütün hayatım boyunca yanımda olmuş
               insanları uzaklaştırıyorum.”
               Ollie bana köpeklere özgü o evrensel bilgelikle baktı, sonra da uykuya daldı. Bir
               süre ona baktım. Metias da aynı yerde bir kolu Ollie’nin sırtında uyuyakalırdı.
               Acaba Ollie de bunu mu hayal ediyordu?


               Bir an sonra bir şey fark ettim. Gözlerimi açıp Metias’m günlüğünde en son
               okuduğum sayfaya geldim. Sanırım orada... bir şey görmüştüm. Sayfanın sonuna
               gelince gözlerim kısıldı.
               Yanlış yazılmış bir kelime. Kaşlarımı çattım. Sesli bir şekilde, “Garip,” dedim.

               Kelime buzdolabı ama a yerine o ile yazılmıştı. Buzdolabı. Hayatımda Metias’ın
               hiçbir şeyi yanlış yazdığını görmemiştim. Biraz daha inceledim, başımı salladım
               ve devam etmeye karar verdim. Sayfayı aklıma yazdım.

               On dakika sonra, başka bir tane daha buldum. Bu sefer kelime irtifa ama Metias

               irtife yazmıştı.
   158   159   160   161   162   163   164   165   166   167   168