Page 161 - Efsane
P. 161

JUNE




               DAY'İ AKLIMDAN ÇIKARAMIYORDUM. Öğleden sonra evde dinlenmek
               için uzandığımda onun hayalini kurdum. Day’in kollarını bana sardığını ve beni

               tekrar tekrar öptüğünü, kollarımı okşadığını, parmaklarını saçlarımdan
               geçirdiğini, belime sarıldığını, göğsünü göğsüme yasladığını, nefesinin
               yanaklarımda, boynumda ve kulaklarımda gezindiğini düşledim. Uzun saçları
               benimkilere karışmış, gözleri beni derinliklerine sürüklüyordu. Uyanıp da yalnız
               olduğumu fark ettiğimde, nefes almakta zorlandım.


               Sözleri anlaşılmaz hale gelene kadar aklımda tekrarlanıyordu. Metias’ı başka biri
               öldürmüştü. Cumhuriyet yoksul bölgelerde vebayı kasten yayıyordu. Lake’in
               sokaklarındaki halimizi, dinlenmem gerektiği için güvenliğini riske atışını
               düşündüm. Yanağımdan süzülen gözyaşlarını silişini.
               Ona öyle öfke duyamıyordum artık. Ve eğer olur da Metias’ı başka birinin

               öldürdüğüne dair kanıt bulursam ondan nefret etmem için hiçbir sebep kalmazdı.
               Bir zamanlar efsanesi -onunla tanışmadan önce anlatılan hikâyeler- beni
               büyülemişti. Şimdi de aynı hislerin geri gelmeye başladığını hissediyordum.
               Yüzünü gözümün önüne getirdim; o kadar acı, işkence ve yastan sonra bile çok
               güzeldi, mavi gözleriyse parlak ve içtendi. Onunla hücresinde geçirdiğim kısa
               süreden çok zevk aldığımı itiraf etmekten utanıyordum. Sesi aklımdan geçen
               bütün ayrıntıları bana unutturabilirdi, beraberinde arzu ya da korku, hatta bazen

               öfke getiriyordu ama her zaman için bir şeyleri tetikliyordu. Daha önce orada
               olmayan bir şeyleri.






               SAAT... 19.12
               TANAGASHİ BÖLGESİ
               22 °C

               Thomas’la birlikte bir kafede oturup kâselerce fasulye yerken, “Bu öğleden

               sonra Day’le özel olarak görüştüğünü duydum,” dedi bana. Burası Metias
               hayattayken geldiğimiz yerdi. Thomas’ın yer seçimi içimi rahatlatmaya
               yetmiyordu. Kardeşimi öldüren bıçağın sapına bulaşmış olan silah yağı izini bir
               türlü aklımdan silemiyordum.
   156   157   158   159   160   161   162   163   164   165   166