Page 156 - Efsane
P. 156

DAY




               JUNE ERTESİ SABAH BENİ ZİYARETE GELDİĞİNDE, O bile -bir
               saniyeliğine de olsa- beni bu halde, hücremin duvarına dayanmış halde gördüğü

               için şoke oldu. Kafamı ona doğru eğdim. Beni görünce bir an duraksadı, sonra
               hemen serinkanlılığını geri kazandı.
               "Galiba birilerini kızdırdın," dedi, ardından askerlere parmaklarını şaklattı.
               “Herkes dışarı. Mahkûmla özel konuşacağım.” Köşelerde duran güvenlik
               kameralarına da işaret etti. "Şunları kapatın.”
               Başlarındaki asker selam verdi. "Evet, efendim.” Birkaçı kameraları kapatmaya

               giderken onun da belindeki bıçağı kınından çıkardığını gördüm. Bir şekilde onu
               da kızdırmış olmalıydım. Boğazımdan bir kahkaha yükselip öksürük krizine
               dönüştü. Eh, demek ki her şeyi ortaya dökmemiz gerekiyordu.

               Askerler çıkıp arkalarından kapıyı kapattıklarında, June yanıma çömeldi.

               Kendimi bıçağı derimde hissetmeye hazırladım.
               “Day.” Hareket etmedi. Onun yerine bıçağı kemerine geri sokup su matarasını
               çıkardı. Sanırım sadece askerlere göstermelik yapmıştı bunu. Yüzüme o serin
               sudan çarptı. İrkildim ama sonra birazını yakalayabilmek için ağzımı açtım.
               Hayatımda suyun hiç bu kadar lezzetli olduğunu düşünmemiştim.
               June suyun birazını da doğrudan ağzıma fışkırttı, sonra da matarayı yerine
               koydu. "Yüzün korkunç görünüyor.” Yüz ifadesinde endişe ve anlamadığım

               başka bir şey daha vardı. "Bunu sana kim yaptı?"
               "Sorman büyük incelik.” Umurunda olmasına şaşırdım. “Bunun için yüzbaşı
               dostuna teşekkür edebilirsin.”
               “Thomas mı?”
               “Ta kendisi. Sanırım seni öptüğüm ama o öpemediği için biraz mutsuz. Beni

               Vatanseverler hakkında sorguya çekti. Görünüşe göre Kaede bir Vatansever.
               Dünya küçük, değil mi?"
               June'un yüzünden öfke dalgası geçti. “Bana bundan hiç bahsetmedi. Dün gece...
               evet, bunu Komutan Jameson’la konuşacağım.”
               "Teşekkürler." Gözüme kaçan sular yüzünden gözlerimi kırpıyordum. "Ne
               zaman geleceğini merak etmiştim.” Bir an duraksadım. "Tess hakkında bir şey
               öğrenebildin mi? Hayatta olup olmadığını?” June başını eğdi. "Üzgünüm," diye

               cevap verdi. "Onun nerede olduğunu öğrenmeme imkân yok. Ortalarda
   151   152   153   154   155   156   157   158   159   160   161