Page 159 - Efsane
P. 159
karnına koymuştu. John elleri cebinde ona sarılmak için sabırsızca bekliyordu.
Ben hâlâ bacağına sarılabilecek kadar küçüktüm. Eden henüz doğmamıştı, hâlâ
annemin gitgide büyüyen karnındaydı.
Babam sonunda annemi bırakınca, "Benim oğullarım nasılmış bakalım?” dedi.
Yanağımı okşayıp John'a gülümsedi.
John ona bütün dişlerini göstererek sırıttı. Saçını arkada toplayabilecek kadar
uzatmıştı. Elinde bir sertifika tutuyordu. "Bak!” dedi. "Deneme'yi geçtim!"
"Geçtin!” Babam John’un sırtına bir şaplak indirip büyük bir adammış gibi elini
sıktı. Hâlâ gözlerindeki huzuru, sesinin mutlulukla titreyişini hatırlarım. O
zamanlar hepimiz okuma sıkıntısı yüzünden John'un Deneme’de başarısız
olacağını düşünüyorduk. “Seninle gurur duyuyorum, Johny. Aferin sana.”
Sonra da bana baktı. Onun yüzünü incelediğimi hatırlıyorum. Babamın
Cumhuriyet'teki resmi görevi cephedeki askerlerin arkasını toplamaktı ama tek
işinin bu olmadığına dair şüpheler vardı. Koloniler, parıldayan şehirleri, ileri
teknolojileri ve bayram tatilleri hakkında anlattığı hikâyeler gibi ipuçları. O anda
ona cephe rotasyonunun onu eve getirmesi gereken zamanda neden geri
dönmediğini, neden bizi hiç gelip görmediğini sormak istedim. Ama başka bir
şey dikkatimi dağıttı. "Yeleğinin cebinde bir şey var, baba," dedim. Gerçekten de
giysisinin altında yuvarlak bir şişlik vardı.
Güldü, sonra da o nesneyi çıkardı. "Evet, öyle, Daniel.” Anneme baktı. "Algıları
kuvvetli, değil mi?”
Annem bana gülümsedi.
Babam duraksadı, sonra da hepimizi yatak odasına götürdü. "Grace,” dedi
anneme dönüp, “bak, ne buldum.”
Onu yakından inceledi. "Ne bu?”
"Daha çok kanıt." Babam önce onu sadece anneme göstermeye çalıştı ama
nesneyi elinde çevirirken ne olduğunu görebildim. Bir tarafında kuş,
diğerindeyse bir adamın profili vardı. Bir tarafında Amerika Birleşik Devletleri,
Güvenimiz Tanrıyadır, Çeyrek Dolar diğerindeyse Özgürlük ve 1990 kabartması
vardı. “Gördün mü? Kanıt.” Onu alıp avucuna bastırdı.”
“Bunu nereden buldun?" diye sordu annem.
"İki cephenin güneyindeki bataklıklardan. 1990’dan kalma gerçek bir madeni
para. İsmini gördün mü? Birleşik Devletler. Gerçekmiş."
Annemin gözleri heyecanla parıldadı ama yine de babama endişeli bir bakış attı.
"Bunu elimizde tutmamız tehlikeli," diye fısıldadı. "Evimizde tutmamalıyız
bunu.”