Page 154 - Efsane
P. 154

Birkaç dakika sonra koltuktan kalkıp masama gittim ve bilgisayarımı açtım.
               Merkez Hastanesi nden gelen tutanağa baktım. Dört sayfa yazı, bir sayfa
               fotoğraf vardı. Fotoğraflara yakından bakmaya karar verdim. Ne de olsa
               Komutan Jameson, Metias’m cesedini inceleyebilmem için sadece birkaç dakika
               vermişti ve o süreyi boşa harcamıştım ama nasıl konsantre olabilirdim ki? Katilin
               Day’den başka biri olduğundan hiç şüphelenmemiştim. Fotoğrafları yeterince
               yakından incelememiştim.


               Fotoğraflara çift tıklayıp tam ekran boyutuna getirdim. Görüntü başımı
               döndürdü. Metias’ın soğuk, cansız yüzü gökyüzüne bakıyordu, saçları başının
               altına saçılmıştı. Gömleğinde kan lekeleri vardı. Derin bir nefes alıp gözlerimi
               kapadım ve kendime konsantre olmam gerektiğini söyledim. Raporun metin

               kısmını baştan sona okuyabiliyordum ama fotoları adamakıllı incelemeyi hiç
               başaramamıştım. Artık bunu yapmak zorundaydım. Gözlerimi açıp ağabeyimin
               cansız bedenine baktım yeniden. Keşke zamanım olduğunda yaralan kendi
               gözlerimle incelemiş olsaydım.


               Önce fotodaki bıçağın göğsüne iyice girdiğinden emin oldum. Bıçağın
               kabzasında kan izleri vardı. Bıçağın ucunu göremiyordum. Sonra Metias’ın
               omzuna baktım. Ceketinin kolu üzerini kapatmış olsa da oradaki kumaşta büyük
               bir kan lekesi olduğunu fark ettim. Tamamı göğsündeki yaradan gelmiş
               olamazdı, başka bir yara daha olmalıydı. Fotoyu daha da büyüttüm. Hayır, çok
               bulanıktı. Omzunun üzerinde bir kesik olsa bile bu açıdan görünmüyordu.


               Fotoğrafı kapatıp başka birine tıkladım. O an bir şeyin farkına vardım. Bu
               sayfadaki fotoların hepsi belli bir açıdan çekilmişti. Omzundaki, hatta bıçaktaki
               ayrıntıları bile görmekte zorlanıyordum. Kaşlarımı çattım. Başarısız olay yeri
               inceleme fotoğrafçılığı. Yaraların daha yakından çekilmiş fotoları neden yoktu?

               Rapora tekrar göz gezdirdim, kaçırmış olabileceğim sayfalara baktım. Ama
               hepsi buydu. Aynı sayfaya dönüp bütün bunlardan bir anlam çıkarmaya çalıştım.
               Belki de diğer fotolar gizliydi. Ya Komutan Jameson o fotoları üzülmeyeyim
               diye dosyadan çıkardıysa? Başımı salladım. Hayır, bu aptalcaydı. O zaman
               rapora hiç foto koyulmazdı. Ekrana bakıp diğer seçeneği düşünmeye kendimi
               zorladım.


               Ya Komutan Jameson onları benden bir şey saklamak için çıkardıysa?
               Hayır, hayır. Arkama yaslanıp ilk fotoya tekrar baktım. Komutan Jameson
               benden ağabeyimin cinayetinin ayrıntılarını neden saklamak işteşindi ki?
               Askerlerini severdi. Metias’ın ölümü onu öfkeden deliye döndürmüştü;
   149   150   151   152   153   154   155   156   157   158   159