Page 157 - Efsane
P. 157

görünmediği sürece güvendedir. Ondan kimseye bahsetmedim. Yakın zamanda
               yapılan tutuklama kayıtlarında... ortaya çıkmadı... ya da ölümlerde."

               Haber alamamak canımı sıkıyordu ama biraz olsun rahatlamıştım.


               June dudaklarını bastırdı. "Ve hayatta olduğundan emin olsam da Eden'a
               erişimim yok. John artık her ne kadar iyi olunabilirse o kadar iyi.” Tekrar bana
               baktığında, gözlerinde karmaşa ve keder görüyorum. "Dün Thomas’la karşı
               karşıya geldiğine üzüldüm.”
               "Teşekkür ederim,” diye fısıldadım. "Bugün normalden daha iyi davranmanın

               belli bir sebebi var mı acaba?”
               June’un bu soruyu ciddiye almasını beklemiyordum ama aldı. Bana baktı, sonra
               da önümde oturdu. Bugün farklı görünüyordu. Yumuşamıştı, hatta üzgün
               görünüyordu. Kararsızdı. Daha önce hiç görmediğim bir ifade vardı gözlerinde,
               onunla sokakta ilk tanıştığım anda bile. “Bir sorun mu var?"
               June uzun bir süre gözleri yerde, sessizce durdu. Sonunda bana baktı. Bir şey
               aradığının farkına vardım. Bana güvenmenin bir yolunu mu anyordu?“Dün gece

               ağabeyimin olay yeri raporunu inceledim tekrar.” Sesi fısıltıya dönüştü, onu
               duyabilmek için öne eğildim.
               "Ve?” dedim. June'un gözleri gözlerimi arıyordu. Tekrar durakladı. "Day,
               gerçekten, dürüstçe... Metias’ı öldürmediğini söyleyebilir misin?” Bir şey
               bulmuş olmalıydı. İtiraf etmemi istiyordu. Hastanedeki o gece aklımdan geçti;
               kılık değiştirmem, Metias'ın hastaneye girerken beni izleyişi, rehin aldığım o

               genç doktor, buzdolaplarmdan seken kurşunlar. Yüksekten yere düşüşüm.
               Metias'la yüzleşmem, ona bıçağımı fırlatmam. Bıçağımın omzuna saplandığını
               görmüştüm, göğsünden o kadar uzaktaydı ki onu öldürmüş olması mümkün
               değildi. June’un bakışlarına karşılık verdim.


               "Ağabeyini ben öldürmedim." Uzanıp elini tuttum ve kolumdan yükselen acıyla
               geri çekildim. "Kimin yaptığını bilmiyorum. Onu yaraladığım için özür dilerim
               ama kendi hayatımı kurtarmak içindi. Keşke daha iyi düşünebilmek için
               zamanım olsaydı.”
               June başıyla sessizce onayladı. Yüz ifadesi o kadar yürek parçalayıcıydı ki bir an
               ona sarılmak istedim. Birinin ona sarılması gerekiyordu. "Onu çok özledim,”
               diye fısıldadı. “Hep yanımda olacağını düşünmüştüm, işte, her zaman sırtımı

               dayayabileceğim biriydi. Yanımda bir tek o vardı. Şimdi o da gitti ve keşke
               sebebini bilebilsem.” Yenilgiye uğramış gibi yavaşça başını salladı, sonra da
               tekrar gözlerimin içine baktı. Hüznü onu anlatılamaz derecede güzel kılıyordu;
   152   153   154   155   156   157   158   159   160   161   162