Page 152 - Efsane
P. 152

JUNE




               O GECE, THOMAS YARIM SAAT KAPININ ÖNÜNDE BEKLEDİ.
               DEFALARCA özür diledi. Gerçekten üzgündü. Canımın yanmasını istememişti.

               Komutan Jameson'ın emirlerine karşı gelmemi istememişti. Başımın belaya
               girmesini istememişti. Amacı beni korumaktı. Ollie'yle kanepede oturup boşluğa
               bakıyordum. O makineli tüfeklerin sesi kulaklarımdan gitmiyordu. Thomas bu
               güne kadar hep disiplinli olmuştu.
               Bugün de değişen bir şey yoktu. Komutanımızın emirlerini yerine getirmekte bir
               an bile tereddüt etmemişti. Katliamı sanki rutin veba taramasına veya bir

               havaalanında nöbet tutmaya hazırlanır gibi gerçekleştirmişti. Emirleri bu kadar
               sadakatle yerine getirmesi mi, yoksa bu yüzden özür dilemesini istediğimden
               haberi bile olmaması mı daha kötüydü, bilemiyordum.
               “June, beni dinliyor musun?”
               Kendimi Ollie’nin kulaklarının arkasını kaşımaya verdim. Metias’ın eski
               günlükleri, ailemizin fotoğraf albümleriyle birlikte hâlâ sehpanın üzerinde
               dağınık duruyordu. “Zamanını boşa harcıyorsun,” diye seslendim.

               “Lütfen. İçeri geleyim. Seni görmek istiyorum.”
               “Yarın görüşürüz.”
               “Çok durmayacağım, söz. Çok özür dilerim.”
               “Thomas, yarın görüşürüz.”
               "June..."

               Sesimi yükselttim. “Yarın görüşürüz dedim.”
               Sessizlik.

               Ollie’yi okşayıp dikkatimi dağıtmaya çalışarak bir dakika daha bekledim. Bir
               süre sonra kalkıp kapı deliğinden baktım. Koridorda kimse yoktu. Gittiğinden

               emin olduktan sonra bir saat daha kanepede uyanık halde yattım. Aklım
               meydanda olanlardan, Day’in çatıdaki haline, Day’in veba ve Deneme hakkında
               söylediği akıl almaz şeylerden Thomas’a gidiyordu. Komutan Jameson'ın
               emirlerini sorgusuz sualsiz yerine getiren Thomas ve benim Lake bölgesinde
               güvenliğimden endişe eden Thomas’tan birbirinden farklıydı. Geçirdiğimiz onca
               yıl boyunca Thomas biraz garip ama her zaman nazikti, özellikle de bana karşı.
               Belki de değişen bendim. Day’in ailesinin izini sürüp Thomas’ın onun annesini

               vurduğunu gördüğümde, bugün meydandaki kalabalığa ateş açılmasını
   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156   157