Page 149 - Efsane
P. 149

samimi olmaya çalışacağım.”
               Kahkaha atmaktan kendimi alamadım. “Gerçekten mi? Böyle mi
               düşünüyorsun?”
               Thomas cevap vermedi ama tepki vermeme çabasıyla yutkunduğunu gördüm.
               Pelerinine elini atıp küçük, gri bir uzaktan kumanda çıkardı. Onu odanın boş
               duvarına doğrulttu. Bir projeksiyon çıktı. Üzerinde tanımadığım bir kişinin
               fotoğrafı bulunan bir polis raporu.


               "Sana bir dizi fotoğraf göstereceğim, Bay Wing," dedi. "Göreceğin kişilerin
               Vatanseverlerle bağlantısı olmasından şüpheleniliyor.”
               Vatanseverler boşu boşuna beni de aralarına almaya çalışmışlardı. Uyuduğum
               sokakların duvarlarına çizilmiş kriptik notlar. Bir sokağın köşesinde bana gizlice

               not ileten bir eskort. İçinde iş teklif bulunan bir miktar para. Bir süre tekliflerini
               görmezden gelince bana haber yollamayı kestiler. "Vatanseverler’le hiç
               çalışmadım,” diye sinirle cevap verdim. “Eğer birini öldürecek olursam, bunu
               kendi kurallarım çerçevesinde yaparım.”
               "Onlarla bağlantın olmadığını iddia edebilirsin ama belki de bazılarıyla daha
               önce karşılaşmışsındır. Ve belki de onları bulmamıza yardım etmek istersin.”

               "Evet, elbette. Annemi öldürdün. Sana yardım etmek için can attığımı tahmin
               edebiliyorsundur.”
               Thomas beni tekrar duymazdan geldi. Duvara yansıtılan ilk fotoğrafa baktı.
               "Bunu tanıyor musun?"
               Başımı salladım. "Daha önce hiç görmedim.”
               Thomas kumandanın tuşuna bastı. Başka bir fotoğraf çıktı. "Peki ya, bu?”
               "Hayır.”

               "Başka bir fotoğraf. "Ya bu?”
               "Hayır."
               Yine bir yabancının fotoğrafı duvardaydı. "Bu kızı daha önce gördün mü?”
               "Hayatımda ilk kez görüyorum.”


               Bilmediğim başka yüzler... Thomas gözünü kırpmadan, cevaplarımı
               sorgulamadan üzerlerinden bir bir geçiyordu. Devletin aptal bir kuklasıydı işte.
               Devam ederken onu izledim, keşke zincirlenmemiş olsaydım da bu herifi
               bayıltana kadar dövebilseydim, diye düşündüm.


               Başka fotoğraflar. Tanımadığım başka yüzler. Thomas verdiğim kısa cevapların
               birini bile sorgulamıyordu. Aslında sanki bir an önce bu odadan çıkıp benden
               uzaklaşmak için sabırsızlanıyordu.
   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153   154