Page 153 - Efsane
P. 153
izlerken... ikisinde de olduğum yerde durmuş, hiçbir şey yapmamıştım. Bu beni
Thomas’la aynı kefeye koyar mıydı? Emirlerimizi yerine getirmekle doğru şeyi
mi yapmış oluyorduk? Cumhuriyet tabii ki her zaman en doğrusunu bilirdi, değil
mi?
Day’in bana söylediklerine gelince... onları düşününce bile tepem atıyordu. Bu
kapalı kapıların ardında babam da çalışmıştı. Metias, Chian'ın emrinde çalışıp
Deneme gözetmenliği yapmıştı. Kendi insanlarımızı neden zehirleyip
öldürecektik ki?
İç çektim, dik oturdum ve sehpadan Metias’m günlüklerinden birini elime aldım.
Bu seferki, Elijah Kasırgası, Los Angeles’ı yıkıp geçtiğinden sonra bir hafta
süren yorucu temizlik işiyle ilgiliydi. Başka birinde Komutan Jameson’ın
devriyesinde çalışmaya başladığı ilk haftadan bahsediyordu. Üçüncü kısaydı,
sadece bir paragraf uzunluğundaydı ve iki kere üst üste gece mesaisi yapmaktan
yakmıyordu. Bu beni güldürdü. Kelimelerini hâlâ hatırlayabiliyordum. İlk gece
mesaisinden sonra bana, “Ayakta duramıyorum,” demişti. “Bu kadın gerçekten
bütün gece ayakta durduktan sonra herhangi bir şeyin başında nöbet
tutabileceğimizi mi sanıyor? Bugün kafam o dağınık ki Kolonilerin başkanı,
Batalla Binası’na gelse yine de fark etmezdim.”
Yanağıma bir gözyaşı damladı, hemen sildim. Ollie yanımda inledi. Uzanıp elimi
boynunun etrafındaki beyaz tüylere daldırdım, o da iç çekip başını kucağıma
koydu.
Metias ne kadar da ufak şeyleri dert etmişti.
Okumaya devam ederken gözlerim ağırlaştı. Kelimeler sayfada birbirine
girmeye başladı. Artık yazdıklarının ne anlama geldiğini tam olarak
anlamıyordum. Sonunda günlüğü kenara koydum ve uykuya daldım.
Rüyamda Day’i gördüm. Elimi tuttu ve dokunduğunda kalbim çarpmaya başladı.
Saçları ipekten bir kumaş gibi omuzlarına dökülüyordu, bir tutamı kanla kızıla
boyanmıştı, gözlerinde acı vardı. “Ağabeyini ben öldürmedim.” Beni yanına
çekti. “Yemin ederim, ben öldürmüş olamam.”
Uyanınca bir süre uyanık halde uzandım ve Day’in sözlerini düşündüm.
Gözlerim bilgisayar masasına gitti. O uğursuz gecede neler olmuştu? Eğer Day,
Metias’ı omzundan vurduysa o bıçak nasıl ağabeyimin göğsüne saplandı? Bu
düşünce kalbimi acıttı. Ollie’ye baktım.
“Metias’ı kim incitmek isteyebilir ki?” diye sordum. Ollie mahzun gözlerle bana
bakıyordu. “Ve neden?”