Page 61 - Münip E-Book
P. 61
YUNUS EMRE
Eri hak bilmez isen ancak tam bir ümitsizlik noktasına gelince teslim olur.
Bu boşuna emektir Bu teslîmiyet, acı vericidir. Çünkü kişi, kendini yutacak
dipsiz bir uçurum açılmış gibi hisseder. Bu, ölüm gibi
Er, Hakk’ı bilen kişidir. Hakk’ı bilen kişi ise egosunu gelir. Ancak bu bir taraftan ölümdür, bir taraftan da diri-
yenmiş, yok etmiştir. İşte er kapısındaki Yûnus da ego- liştir. O, doğmak için ölmektir. Yolcu, önce bilinçaltının
sunu yenme konusunda yol aldıkça, zamanla sahip oldu- karanlıklarına dalar. İç dünyamızın bu karanlığı; gerçek
ğu her şeyden vazgeçip kendini Allah’a adar. Tâ ki dosta benliğimizin, Tanrı’nın şekilsizliğinin göz kamaştırdığı
erişmekten başka derdi kalmayıncaya dek. yerdir. Benliğimiz, karanlıkta gizlenmiş bir ışıktır. O, beş
duyu için görünmezdir. Ne şekli ne rengi ne kokusu ne
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni tadı ne de cismi vardır. Eğer bunlar yoksa akıl neyi al-
Ben yanarım dün ü günü gılayacaktır? Bu durum akıl için hiçliktir. Dipsiz bir ka-
Bana seni gerek seni ranlıktır. Bu karanlık bilinmez bir karanlık olunca Tanrı
insanın gönlünde bir nûr olarak belirir. İnsan önce bu
nurun ne olduğunu anlayamaz. Ancak kalpten yayılan
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim bu hikmet ve nûr; ruhu besleyerek nefsi, kişiliği kötü
Aşkın ile avunurum özelliklerinden arındırır. Böylece bütün varlığımızı baş-
Bana seni gerek seni tan aşağı değiştiren simyâ süreci, derinlerde kendi içi-
mizde ruhumuzun yapısını değiştirerek sessizce büyür.
Ego, bu içsel değişimlerin farkında olmaz ve kişi genelde
Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç hûri bir şeyler olduğunu hissetmez bile. Nitekim uzun yıllar
İsteyene ver anları dergâha odunun bile eğrisini sokmadan sabır ve azim ile
hizmet eden Yûnus da durumunda bir başkalık göreme-
Bana seni gerek seni
diğinden olsa gerek, bir gün usanır ve sessizce dergâhı
terk eder. Yolda iki dervişe rastlar ve yoldaş olur onlarla.
Yûnus’dürür benim adım Her akşam dervişlerden biri, içinden geçirdiği bir insan
Gün geçtikçe artar odum adına Allah’a dua eder ve ortaya hemen bir sofra gelir.
İki cihanda maksûdum Sıra Yûnus’a geldiğinde Yûnus; “ya Rabbi” der, “bun-
Bana seni gerek seni
lar hangi kulun adına dua ettilerse ben de onun adına
Yûnus’u ve Yûnus’un yolundan giden kişileri bekleyen yalvarıyorum sana. Utandırma beni.” O akşam iki sofra
bir yalnızlıktan başka bir yalnızlığa yolculuk etmektir. birden gelir. Dervişler şaşırıp kimin adına dua ettiğini
sorarlar Yûnus’a, o da siz söyleyin önce der. “Tapduk’un
Bir garib ölmüş diyeler dervişlerinden Yûnus diye biri var, onun adına dua
Üç günden sonra duyalar ediyoruz.” Yûnus bunu duyar duymaz hiçbir şey söy-
Soğuk su ile yuğalar lemeden tekkeye döner ve Ana Bacıya, şeyhin karısına
Şöyle garip bencileyin sığınır. Ana Bacı Yûnus’a; yarın sabah tekkenin eşiğine
yat, Tapduk abdest almaya çıkarken ayağı sana takılır.
Söyler dilim, ağlar gözüm Gözleri iyi görmediği için bana kim bu eşikte yatan diye
Gariplere yanar özüm sorar. Yûnus derim ben de. ‘Hangi Yûnus?’ derse çekil
Meğerki gökte yıldızım git, başka bir tekke ara kendine. Ama ‘Bizim Yûnus mu?’
Şöyle garip bencileyin derse anla ki gönlünden çıkarmamış, hala seviyor seni.
O zaman kapan ayaklarına af dile, der. Tapduk’un soru-
Kimseler garib olmasın su tabii ki ‘Bizim Yûnus mu?’ olur. Çünkü Yûnus, kendi
Hasret oduna yanmasın farkında olmasa bile bütün varlığını baştan aşağı değişti-
Hocam kimseler kalmasın ren o simyâ sürecine erme, saf insan, insan-ı kâmil olma
Şöyle garip bencileyin sürecine girmiştir bile. Tapduk’un da yer aldığı erenler
katına girmeye hazırdır.
Bu yolculuk, insanı sonunda ölümü bile üç gün sonra
duyulan bir kişinin ya da gökyüzündeki tek bir yıldızın Bizi görünen dünyadan görünmeyen dünyaya geçirecek
yalnızlığı kadar büyük bir yalnızlığa iter. Çünkü ego, olan kapı; evrenin ruhu, insan-ı kâmil, yâni gelmiş geç-
2021/1 59