Page 62 - Münip E-Book
P. 62

miş bütün peygamberlerin/ermişlerin rûhu olan ilâhî   Şol cennetin ırmakları
             bilinçtir. Bizdeki çokluk şuurunu yok edip bizi birliğin   Akar Allah deyü deyü
             yüksek şuuruna geçirecek, yâni her şeyin arkasına giz-  Çıkmış İslam bülbülleri
             lenen ‘bir’i görmemizi sağlayacak olan bu kapının eşi-  Öter Allah deyü deyü
             ği, yâni bizi maddî dünyadan mânevî dünyaya atlatacak
             olan, cânın uyumakta olan ruhânî enerjisidir. Bu yarat-  Salınır tuba dalları
             ma; yâni hayat enerjisi, yüksek benliğimizin pasif, alıcı,   Kur’an okur hem dilleri
             kadınsı  yönüdür.  Nitekim  Yûnus’u  yeniden  dergâha,   Cennet bağının gülleri
             mânevî hayata sokacak öneriyi, yâni eşiğe yatmayı teklif   Kokar Allah deyü deyü
             eden bu kadınsı yönümüzü sembolize eden, Ana Bacı
             olmuştur. İşte bu ruhânî hayat enerjisi, üst benliğimizin   Altındandır direkleri
             kadınsı yönü uyanıp harekete geçmeden, simyâ yâni mâ-  Gümüştendir yaprakları
             nevî gelişim başlayamaz. Uyanış, işin sadece başlangıcı-  Uzandıkça budakları
             dır. Seçilen yol, çok uzun ve zorludur. Ancak azim ve sa-  Biter Allah deyü deyü
             bır gösterebilenler açık sonuçlar deneyimlemeksizin bu
             zorlu yolda devam edebilirler. İnsanın hakîkate ulaşması   Yûnus, dünyâda ses veren gizemlere açılmıştır. Yalnızca
             için kendi içine dönmesi şarttır.            kulaklarıyla değil, rûhuyla da duymaktadır. Sadece öten
                                                          kuş ya da akarsu gibi doğada gizlenen mesaj ya da ilâhî
             Çok cehd edip istedim                        sesleri değil, dertli dolapların iniltilerini de duymakta-
             Yeri göğü aradım                             dır.
             Hiç mekanda bulmadım
             Buldum insan içinde                          Dolap niçin inilersin
                                                          Derdim vardır inilerim
             Kişi; başlangıçta içinde, yâni kalbinde bulduğu o küçük   Ben mevlâya aşık oldum
             ilâhî ışığı kendinden tamâmen ayrı bir şey olarak hisse-  Anın için inilerim
             der.
                                                          Yüce benliğimizin kadınsı yönü, bizi ilâhî doğamıza
             Beni bende demen                             bağlar ve her şeyin içinde gizlenen mânevî amacı gör-
             Bende değilem                                memizi sağlar. Her şey, her yaprak, her taş, yaratıcının
             Bir ben vardır bende                         şarkısını mırıldanır. Bu kadınsı yönümüzle bizler; bu
             Benden içerü                                 yüce şarkıyı duyabilir, onun gözleri sayesinde Tanrı’nın
                                                          her yerde yansıyan tezâhürünü görebiliriz.
             Zamanla bunun gerçek benliği, özü, ölümsüz yanı oldu-
             ğunu sezmeye, anlamaya başlar. Bu, gerçek insan olma   Bir gün Tapduk Emre’ye çiçek lâzım olur. Müridleri
             sürecidir.                                   kırlara çıkar, önlerine gelen çiçeği koparıp buket yapar
                                                          ve Tapduk Emre’ye sunarlar. Oysa Yûnus’un gözünde
             İşbu vücud şehrine                           bütün çiçekler Tanrı’ya dua etmekte olduklarından, bir
             Bir dem giresim gelir                        türlü kıyıp da çiçekleri ağacından/dalından koparamaz.
             İçindeki sultânın                            Çiçeklerden biri, benim zamanım doluyor diyerek ko-
             Yüzün göresim gelir
                                                          parılmasına izin verir. Ve Yûnus, Tapduk Emre’ye sadece
             Gerçek benini keşfeden insan, zamanla bu benin ev-  solmaya yüz tutmuş bu çiçeği götürür.
             renin rûhu ve özüyle de aynı olduğunu idrak etmeye   Yûnus bilemez olmuştur; kuş, karınca, çiçek nedir ve
             başlar. Bu durumda insan, tabiatı hem dıştan hem de   gözleyen kimdir? Gözleyen, gözlenene dönüşür. Aniden
             içten gönül gözüyle görmeye başlar. Dereden okyanus   sınırlar kaybolur. Çiçeğe nüfuz eder, çiçek de ona. Artık
             dalgalarına, meltem esintisinden fırtınalara, böcekten   ‘iki’ değil, ‘bir’ vardır.
             kuşa tüm evren ve tüm yaratıklar, onları dinlemeyi bile-
             ne hep bir şeyler söyler. Tasavvuf inancına göre, evrende   İnsanın aklı ve kalbiyle doğrudan yaşayarak deneyimle-
             her şey kendi lisânıyla Allah’ı zikreder ve Allah’ın kendi-  diği bilgi; yâni bireysel rûhunun evrensel ruh, evrensel
             sine özgü mânevî mesajını aktarır. Mânevî kulakları açık   rûhunun da Allah’tan başka bir şey olmadığı bilgisi, vü-
             olanlar, bu sesleri duyabilirler.            cûdun her bir hücresinin parçası oluncaya dek yayılma-

         60            2021/1
   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67