Page 63 - Münip E-Book
P. 63
YUNUS EMRE
lıdır. Başlangıçta bu bilgi, bir an gelip gider fakat yavaş Bir dem gelir İsa gibi
yavaş yayılır. Mânevî yolcular, ipek böceğine benzerler. Ölmüşleri diri kılar
Hepsinin hayatında bir tırtıl, bir koza, bir de kelebek saf- Bir dem girer kibr evine
hası görülür. Firavun ile Hâmân olur
Geleneğe göre Yûnus, koza çağını Tapduk Emre’nin Görüldüğü gibi, dinler ve inançlar arasındaki bütün
dergâhına kırk yıl tek kelime söylemeden dağdan odun farklılıklar sona ermiş ve Yûnus artık dünyadaki bütün
taşıyarak geçirmiştir. Ama artık kelebek olma zamanı kutsal metinlerin özde aynı olduğunu idrâk etmiştir.
gelmiştir. Günlerden bir gün Tapduk Emre, Yûnus-ı Gû-
yende adlı bir âşıktan bir nefes söylemesini ister. Şâirin Dört kitabın manasın
dili tutulur, bir şey bulup söyleyemez. Bunun üzerine Okudum tahsil ettim
Tapduk, oduncu Yûnus’a döner: ‘Haydi sen söyle, Hacı Aşka gelince gördüm
Bektaş’ın sözü yerine geldi. Kilidin açıldı artık’ der. Bir uzun hece imiş
Söz benim değildir Ancak Yûnus hâlâ oluş halindedir.
Kudret dilinden söylerim
Söz aslını anlamayan İşitirim sözünü
Sanır bu söz benden gelir Göremesem yüzünü
Yüzünü görmek için
Nasıl gözler için ışık, eşyayı görme vâsıtasıysa mânevî Canımı veresim gelir
ışık da kalp gözü için görebilme ve dolayısıyla bilgi
kaynağıdır. Görme aracı olan ışık, yâni ilâhî nur; aynı Senin kokunu duydum
zamanda Rabb’in vücûdudur da. Ve insan rûhu, ancak Terk eyledim bu cihânı
Allah’ın nûru onu aydınlattığı takdirde Allah’ı kavraya- Götür yüzünden perdeyi
bilir. Yâni Allah, ancak yine Allah’ın nûruyla doğrudan Dîdârına göyüneyim
doğruya algılanır. Ruhsal gözler tamâmen açılmadan,
yâni içimiz tamâmen ışıkla dolmadan gerçekte kim ol- Yûnus, duyduğu/hissettiği şeyler yüzünden bir halden
duğumuzu göremeyiz. O latif varlık, parlayıp kalbi dol- başka bir hâle girer. Bazen neşeli, bazen kederlidir.
durunca gören ve konuşan Allah olur.
Gah eserim yeller gibi
Sensin bu gözümde gören Gah tozarım yollar gibi
Sensin dilimde söyleyen Gah akarım seller gibi
Gel gör beni aşk n’eyledi
Kalpleri ışıkla dolanlar, bu ışık seli içinde evreni, insanı
ve Tanrı’yı birbiriyle kaynaşmış görürler. Sürekli olgun-
laşmakta olan Yûnus da mânevî gelişiminin bu aşama- Ben yürüdüm ilden ile
sında bütün insanlıkta kendini bulur. Dost sorarım dilden dile
Gurbette hâlim kim bile
Hakk bir gönül verdi bana Gel gör beni aşk n’eyledi
Ha demeden hayrân olur
Bir dem gelir şâdân olur Kendimi bilmem yürürüm
Bir dem gelir giryân olur Yârimi düşte görürüm
Uyanır melûl olurum
Bir dem çıkar arş üzere Gel gör beni aşk n’eyledi
Bir dem iner tahtes-serâ
Bir dem sanırsın katredir Miskin Yûnus bîçâreyim
Bir dem taşar ummân olur Baştan ayağa yâreyim
Dost elinden âvâreyim
Bir dem varır mescidlere Gel gör beni aşk n’eyledi
Yüz sürer anda yerlere
Bir dem varır deyre girer İnsanın bu âlemde Tanrı’yı perdesiz olarak görmesine
İncil okur ruhbân olur imkân yoktur. Bu, kâinatın yok olması demektir. İnsan
2021/1 61