Page 49 - Türk Yurdu 387. sayı Kasım 2019(web için-kapaklı)
P. 49

-  Tabii  ki  yanımızdaki  Wimble-
           don’a gidiyorum. Orada, arada sı-
           rada bir çay içiyorum. Metro ile gi-
           diyorum. Buradan Southfields’ten
           biniyorum. Ama epey zamandır
           gitmedim.
              -  Şimdi gidelim mi?
              - Hayır. Size Kırım müziği dinle-
           teyim.
              - Çocuklar söylüyor değil mi?
              - Seslerini çocuklara benzetiyor-
           lar.
              - Sizin bir kediniz vardı. Ankara
           Radyo’sunu dinliyordu. O kedi bu
           evde yaşadı mı?
              - Evet yaşadı.
              - Nerde otururdu?
              - Koltuğun üstünde.
              - Gözünüzde katarakt mı var?
           Ameliyat olmayı düşünmediniz
           mi?
              - Evet, düşündüm. Yapacaklardı.
           Bana söylediler. Hatta hastaneye
           aldılar. Ameliyat masasına yatırdı-
           lar. Sonra doktorlar geldiler. “Sizi
           ameliyat yapamayız. Narkoza daya-
           namazsınız.” dediler.
              - Şimdi lokal uyuşturma ile ya-
           pıyorlar. Sadece göz tarafına iğne
           vuruyorlar.                             21 Ocak 2009 Çarşamba günü yaptığımız görüşmeden sonra
                                                       Cengiz Dağcı bizi uğurluyor. Bu tatlı gülümseme
              - Yok, benim görme yeteneğim             ömrümün sonuna kadar hafızamda asılı kalacak.
           iyidir. Sadece okuyamıyorum.
              - Polonya Havacılar Kulübüne hâlâ gidiyor musu-  yandılar, birbirlerini sevdiler. Birbirlerine alan açtılar.
           nuz?                                           Regina el işlemelerini yaptı, Cengiz Dağcı hayal atın
              - Evet gidiyorum. Hammersmith’de.           binip Kırım’a gitti. İkisi de bir ipek böceği gibi kozala-
                                                          rını ördüler. İşte, Regina’nın el işleri evin her yerini süs-
              - Buraya uzak değil mi?
                                                          lüyor. Salondaki dik merdivenden yukarıya çıkıyorum.
              - Metro ile aktarma yapıyorum. Ama epey zamandır  Duvarlar yine resimler ve el işleri ile süslü. Merdivenin
           gitmiyorum.                                    hemen dibinde bir sehpa üzerinde, tuşları ve rakamla-
              - Orası da romanlarınızda çok geçiyor. “Polonya   rı iri bir telefon duruyor. Cengiz Dağcı acil durumlarda
           Havacılık Kulübü” diye Yansılar’da geçiyordu.  Peki,   bu telefondan arama  yapabiliyor. Kitap okuyamıyor,
           Regina’nın mezarı nerede? Buraya yakın mı?     ama bu tuşlardaki rakamları görebilir. Yine sehpanın
                                                          üzerinde bir kâğıt parçası, iri rakamlarla damadı Frank
              - Richmond tarafında.                       Posner’in telefon numarası yazılı. Bu koca evde, bu
              - Epey uzak gidebiliyor musunuz?            koca adam yalnız başına yaşıyor. Kitapları ile binler-
              - Damadım götürüyor. Benim mutlu yıllarım Regina   ce beyinde şimşekler çaktıran, hüzünler uyandıran bu
           ile geçti.                                     mahzun adam, toprağından, yurdundan ayrı düşmüş
                                                          bu köklü çınar, kaybolmamak için direniyor. Her gece
              Yalnız, mahzun ve onurlu                    o dik merdivenlerden yukarı çıkıyor, yatmalığına gidi-
              Cengiz Dağcı’nın en mutlu yılları Regina ile geçti.  yor. Her sabah salona inerek yeni bir hayata başlıyor.
           Regina sağken birbirlerine güvendiler, birbirlerine da  Londra’da kendine  kurduğu dünyada, Londra’ya  ya-

                                                                                                 47
   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54