Page 44 - Türk Yurdu 387. sayı Kasım 2019(web için-kapaklı)
P. 44
yaklaşıyor. Sen Berlin’den çıkmalısın.” dedi. Ben onsuz Mektuplaştık. Türkiye’ye gidince, bana oradan sanat
hiçbir yere gitmeyeceğimi söyledim. O da “ Tamam be- mecmuaları ve kitaplar göndermeye başladı. Varlık der-
raber gideriz.” dedi. gisini göndermeye başladı.
2 Şubat 1945’te yapılan bombardımanın erte- Burada Zöhre Hanımdan bahsederken Dağcı’nın
si günü, Dağcı ile Regina Berlin’den ayrılırlar. Regi- gözlerinin ışıldadığını görüyoruz. Belli ki Zöhre Hanı-
na, annesini Berlin’de bırakır. İkisi trenle Berlin’den mın ona ilgisinden memnun. Erkeklik gururunu okşu-
Dresten’e geçerler. Onlar ayrıldıktan sonra, müttefik yor bu hatırlayış. Kendisine Zöhre Hanımın soyadını
uçakları Dresten’i de bombalarlar. Tren onları Viyana ve onunla nasıl tanıştıklarını soruyorum. Cengiz Dağcı
istasyonuna kadar getirir. Dağcı burada, 7-8 kadının kesik kesik anlatıyor:
istasyonun bir köşesinde oturduklarını ve Tatarca ko- - Mülteci kampında tanıştık. Fakat daha önce ben
nuştuklarını görür. Daha sonrası, Regina ve Dağcı’yı Polonyalı eşim Regina’yı tanıyordum. Sonra Zühre Ha-
Avusturya’daki Landeck mülteci kampına götürecek nımla tanıştık. Eşim Regina o zamanlar arkadaşımdı.
hikâyeyi oluşturur. Dağcı bunları anlatırken o günleri O beni Berlin’de aradı buldu. Zühre arkadaşım hayal
yaşarcasına, heyecan içindedir:
kırıklığına uğradı. Fakat Zühre Hanım benimle ilgisini
- Oturan hanımlara “ Siz Kırımlı mısınız? Ne yapı- hiç kesmedi. Tükiye’ye gidince de ilgisini hiç kesmedi.
yorsunuz burada ?” dedim. Onlar: “ Evet. Biz Kırımlıyız. Ankara’ya gitti. Oradan bana mecmualar, Varlık dergisi
Eşlerimizi Almanlar aldılar. Demiryollarında çalıştırıyor- ve başka dergiler gönderiyordu. Benimle hiç alakasını
lar. Onları bekliyoruz.” dediler. Ruslar, Viyana’ya yakla- kesmedi. Adresimi biliyordu. Ben de ona cevap veri-
şıyorlardı. Benim de yahşi bir Almancam vardır. Epeyce yordum.
iyidir. Gittim anlattım Alman başkanlarından olanlara:“ - Peki, Regina bunları biliyor muydu? Dağcı rahatça
Bunların eşleri demiryollarında çalışıyormuş. Ruslar yak- cevap veriyor:
laştığı için korkuyorlar.” dedim. İzin aldım. Kocalarını
geri getirdim. Sevindiler. - Regina bir şey demiyordu. Ben Regina’yı sevince,
Zöhre Hanım biraz hayal kırıklığına uğradı.
Viyana’dan trene bindik. İnsburg’a gittik. Orada bir-
kaç tünel vardı. Tünelden çıkarken 2-3 Amerikan uça- Sonra Regina’nın onun hayatındaki yerini anlatma-
ğı trene saldırdılar. Şimdi de diyorlar ya “Friendly fire/ sına yardım edecek sorular soruyorum. 1946’da Edin-
dost ateşi…” Amerikalılar görüyorlardı trenin içinde burgh’a gelişleri, çektikleri sıkıntılar…
muhacirler, Kırım Türkleri, Makedonyalılar, Gürcüler, 1953 yılında Fulham Road’da “Anabelle” isim-
Ermeniler olduğunu. Biz o gün 12 ölü verdik. Regina li bir lokanta açışı, onun hayatında dönüm noktası
İnsburg’a gitti diğerleriyle, ben Avusturya’da kaldım. İyi olur. Cengiz Dağcı Anabelle lokantasını 2000 sterline
insanlardı. Kendi mezarlıklarının yanında yer verdiler. alır, 1974’te 6000 sterline satar. Bu parayla Kew Gar-
Oraya ölüleri gömdük. Sonra ben de İnsburg’a gittim. den’de, istasyonun yanı başındaki Pogoda lokantası-
Regina ile buluştuk. Nereye gideceğimizi kararlaştırdık. nı satın alır. Burayı 6 yıl işlettikten sonra 1980 yılında
İsviçre hududu yakındı. İsviçre’ye gitmeye karar verdik. 14.000 sterline satar. Emeklilik hayatına ve yazılarının
20-25 kilometre yolu yayan gittik. Yolun yanında terk başına döner.
edilmiş barakalar vardı. Orada uyuduk. Ertesi gün ben
çıktım yola, sigara izmariti aradım içmek için. Amerika- Aslında 1978 yılından itibaren yazarlığı bir dur-
lılar yetişip, bizi gördüler. Nereye gittiğimizi sordular. gunluk dönemine girmiştir. Londra Mektupları isimli
Biz, İsviçre’ye gideceğimizi söyledik. Onlar bunu kabul eserinde, sık sık yazamamaktan şikâyet eder. Halûk
etmeyerek, bizi muhacir kampına, Avusturya’ya İns- (içindeki ikinci kişilik, ilham kaynağı) onu terk etmiştir.
burg’a getirdiler. Landeck muhacir kampına. Eline kalem kâğıt alıp saatlerce beklediği hâlde, tek sa-
tır yazamadan masasından kalktığı zamanlar olur. Bu
Orada iki kamp vardı. Biri Rusya’ya gitmek isteyen da onu yazı yazmaktan bir süre uzaklaştırır. Kendisini
Rusların kampı, diğeri Rusya’ya gitmek istemeyenlerin bahçe işlerine verir. Sabahtan akşama toprakla, ağaç-
kampıydı. Gitmek istemeyenlerin arasında 3 baraka Kı- la, çiçekle uğraşır. 1972 yılında çıkan Üşüyen Sokak
rım Türkleri vardı. Zavallılar Rusya’ya gitmekten korku- romanından sonra yazdığı bölük pörçük mektup ve
yorlardı. Ve hep “ Biz Türk’üz, Rus değiliz.” diyorlardı. hikâyeler Halûk’un Defterinden ve Londra Mektupla-
Amerikalılar da şaşırıyorlardı bu kadar Türk’ün burada rı isimli eserini oluşturur. Bu eserdeki metinler 1973-
ne işi var diye. Ve İsviçre’deki konsolosluğa bildirdiler. 1980 yılları arasında kaleme alınmıştır. Dağcı’nın
İsviçre sefarethanesinden adam gönderildi ki tespit suskunluğu 1988 yılında birbiri ardına yayımlanan üç
edilsin kim oldukları. Türkiye’ye kabul edildiler. Hanı- kitap ile bozulur: Anneme Mektuplar, Benim Gibi Biri,
mım Polonyalı olduğundan, ben Polonyalıların tarafın- Yansılar 1. Hatta bunlardan Anneme Mektuplar isim-
da kaldım. li eseri, Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü’nü alır.
2
Hatta arkadaşım Zöhre Hanım bana kırılmıştı o “Peki siz bu kadar kitap yazarken Regina sıkılmıyor
tarafı seçtiğim için; ama benle irtibatını hiç kesmedi. muydu?” diye soruyorum. Neticede, Regina Türkçe
42
SAYI 387 • KASIM 2019