Page 39 - Türk Yurdu 387. sayı Kasım 2019(web için-kapaklı)
P. 39
düşün. İnan bana senin düşüncelerin ağrı veriyor bana. yazdıklarıyla orduların yapamayacağını yaptı. Çünkü
Beraberken seni inançsız görmediğim gibi mezarımın o Cengiz’di.
başında da seni inançsız görmek istemiyorum! Git, Kimdi? Yoldaşı ve rehberi: “Seninle üstünde yürü-
onlardan özür dile! Onların özrünü dinlemez de onlar düğümüz yol dağların dik yamaçlarından, bozkırlardan,
öldü benim içimde dersen, mezarıma gelip: “Asûde karanlık ormanlardan, orta Avrupa düzlüklerinden ge-
uyu, benim Regina’m” deme bana.” (Dağcı, 2015: 83) çip bizim taraflara çıkıyor ve yine senin sesinle, bizim
Cengiz ismini beğenmeyip Kalbikul ismini tartıştığı tarafların kışı ve acımasız soğuğu güneşli baharlara dö-
sözlere Regina’nın cevabı çok anlamlıdır: “Ama sen… nüşüyor gözlerimde. Sen bir izci miydin? Senin yanında
Sen ömrünün sonuna kadar Cengiz isminle yaşa. Yarım en uzun, geçilmesi en zor yolları geçebildim Regina.”
yüzyıldan beri beni sevdin. Neden? Bedenim mi oldu (Dağcı, 2015: 60-61) Diye yazdı zaman zaman yol-
beni sevmene neden? İçimde taşıdığım başka bir şey daşı, zaman zaman oynaşı, zaman zaman anası, za-
mi? Sen… Bütününle, canınla, bedeninle, aklınla. Sakın man zaman yurdu yerine koyduğu Regina ’ya. Ve ona
ismini değiştirme. Şu anın arzı-hali değil sana Cengiz “Benden ne kalacak gelecek nesillere” diye sorduğun-
deyişim; yarım yüzyıldan fazla bir zaman dilimi içinde da şu cevabı aldı: “Seninle Kızıltaş’ın bağları yeşerdi ye-
sen benim Cengiz’im oldun. Bana Cengiz isminle gel.” niden Kırımlıların gönüllerinde; Bahçesaray camilerinin
(Dağcı, 2015: 48) minarelerinde ezan sesleri duyuldu; Hansarayı’nın kapı-
ları açıldı genç nesillere; Alim Aydamak’lar ve Çora Ba-
Peki, Regina Dağcı’nın nesini sevdi? Acaba bu sev- tır’lar süsledi genç nesillerin rüyalarını; sen Kırımlılara
gide muhtemel birçok şeyin yanında kendi vatanı ve Kırımlı olmanın gururunu kazandırdın.” (Dağcı, 2015:
milletinin çektikleriyle benzer acılar çeken Kırım ve 46) Kalbi kul oldu Yurduna, Memleketine, Sevdiğine.
Kırımlıların acılarının ve o acılarla başa çıkmak için Çünkü o Kalbikul’du.
Dağcı’nın halen kullanamadığı ama içinde olduğu fark
edilen potansiyelinin de katkısı var mıydı? Onun için “Yok, ben doğa değilim; bozkaya üstünde güneş-
mi ömrü boyunca onu Cengiz olarak istedi ve Cen- lenen kertenkele gibi, baharda çiçeklerin en güzeliyle
giz isminin gereklerini yerine getiren eserlerini sürekli çiçeklenen badem ağacı gibi, doğanın kendinden dün-
olarak destekledi. Onun için mi onun yurdu ve mil- yaya verdiği bir çocuğum ben, adım Halûk. Kimsem
letinden kopmasına hep itiraz edip, masasındaki san- yok. Kimseyi aramıyorum. Kimseyi beklemiyorum.
dalyesinin altına Kırım manzaraları ve motifleri içeren Benim yıllar evvelsi sarı saçlı ve mavi gözlü, kara saçlı
kilim örerek adeta kendi toprağına basmasını sağladı? ve kara gözlü, kumral saçlı ve yeşil gözlü bebeklerim
Bence, bu soruların cevabı şüphesiz evettir. vardı. Her yeri ve her şeyimi silip süpürdü rüzgâr, yal-
nız badem ağacının gölgesinde bağrıma bastırdığım
Dağcı eserlerinde Kırım’ın coğrafyasının güzellik- bebeklerim kaldı. Rüzgâr dinip etrafa sessizlik çökünce
lerini, verimli topraklarını, insanlarının niteliklerini ve bebeklerimi bademin dalına astım, dışa açılan huzur
bütün bunları oluşturan efsanelerini, masallarını, folk- kapıları kapattım ve badem ağacının gölgesinde yatıp
lorunu, inanç sistemlerini olabilecek en iyi şekilde işle- uyudum. Yarım yüzyıl süren sessizlik. Senin kavuştuğun
miştir. Bütün güçlüklerine rağmen Kırım’ın yaşadıkları- sessizliğe benzer bir sessizlik.” (Dağcı, 2015: 56) Yalnız
nı dünyaya onun kadar iyi duyuran ve hâlâ okunarak o kaldı, yoksulluk çekti, esir düştü, ölümlerden döndü,
toplumun temel değerlerinin kaybolmamasına ve sü- kin tutmadı, sadece dostlarına değil düşmanlarına bile
rekliliğine katkıda bulunan daha güçlü bir ses yoktur. düşman olmadı. İnsanlar arasında fark gözetmedi, kö-
Bu yönden sadece Kırım Türklüğü değil, tüm dünya tülük etmedi, doğayı hep sevdi. Çünkü o Halûk’tu.
Türklüğü Dağcı’ya çok şey borçludur.
Ruhu şad olsun ve gösterdiği yol tüm insanlığa ışık
Ne demişti? Dağcı: “Yüzyıllar boyu öldürülen ve tutsun.
her öldürüldüğünde yeniden dirilen bir ulusun çocuk-
ları değil miyiz biz? … Bazen aynada kendi yüzümün * Dr.
yansımasına bakıp, ‘Ben ben’im; ben olarak geldim Kaynaklar
dünyaya ve onlar gibi sesiz sedasız çekip gitmeyeceğim DAĞCI, Cengiz (1956) Korkunç Yıllar, Varlık Yay., İstanbul.
bu dünyadan,’ diyorum içimden. Yumruk gücüyle de- DAĞCI, Cengiz (1996) Biz Beraber Geçtik Bu Yolu, Ötüken Neşriyat,
ğil; bütün sürgün trenlerini, geçmiş oldukları Orta Asya İstanbul.
bozkırlarını avuçlarımın içine alıp ezer ve ben Karade- DAĞCI, Cengiz (2015) Regina, Ötüken Neşriyat, İstanbul.
niz’in dalgalarından kopup buraya atılmış delice güce KIRLI, Selçuk (2019) “Cengiz Dağcı’nın Romanlarındaki Kişisel İç Dina-
sahip bir adamım diye bizleri yok etmek isteyenlerin mikler ve Eserlerin Ruhsal Bütünlüğe Katkısı İle İlgili İmalar”, Doğumu-
nun 100. Yılında Cengiz Dağcı’ya Armağan, Ed. Alev Sınar Uğurlu-Sel-
yüzlerine haykırabileceğimi sen pekâlâ biliyordun.” çuk Kırlı, Bengü Yay., Ankara.
(Dağcı, 2015: 60-61) Doğru söylüyordu gerçekten
37