Page 35 - Türk Yurdu 387. sayı Kasım 2019(web için-kapaklı)
P. 35

ölür. Süleyman’ı öldüren Almanlar değil, kendi birli-  sürgün veya ölümle karşı karşıya kalmışlardır. Bu esir
           ğindeki Rus askerleridir. Almanların ilk ateşinde Türk  milletler, II. Dünya Savaşı sırasında ellerinden tüm
           kökenli  askerler  ölmüş,  saldırı  biraz  hafifleyince  Sü-  insanî  haklarını  alan  Ruslar  için  savaşmak  zorunda
           leyman arkadaşlarının cesetlerini bir araya toplamıştır.  kalmışlar, esir kamplarında en ağır şartlara göğüs ger-
           Bu sırada sol kanattaki Ruslar başkaldırıp Süleyman’ı  mişlerdir. Alman esaretinden kurtulmanın yolu ya Al-
           ateşe tutmuşlardır. Süleyman ve maiyetindeki Türkleri  manlar hesabına casusluk yapmayı ya da Ruslara karşı
           kurtarmak için Sadık ve Kırımlı hemşerisi Grişa canla-  savaşmayı kabul etmektir. Sadık ve İzmail bu noktada
           rını tehlikeye atarlar. Rus komutan ise ateşe atılan bu  casusluğu reddederek aslında vatana ihaneti de red-
           iki cesur insan ile alay edercesine “Al Sadık, size lâzım  detmişlerdir . Her ikisi de Türkistan lejyonuna girmeyi
                                                                    7
           olur.” (Dağcı, 1956: 62) diyerek onlara rakı uzatır.   kabul ederken ihanet değil, Rusların paryası olan mil-
                                                          letini yeniden ayağa kaldırmak düşüncesindedir. Tür-
              Rusların Türkleri II. Dünya Savaşı sırasında ön
           saflara sürerek, kurtulmanın imkânsız olduğu yerlere   kistan lejyonunu macerasını en geniş olarak anlattığı
           sevk ederek kurban ettiklerini fark eden bir Kazanlı Ta-  romana Cengiz  Dağcının  Yurdunu  Kaybeden Adam
           tar’ın ölmeden önce söylediği sözler Sadık üzerinde   adını vermesi bu tercihi izah etmesi bakımından son
           uyarıcı bir etki yapar:                        derece anlamlıdır. Bu romanda geçen aşağıdaki cüm-
                                                          leler düşman üniforması giyme sebebinin açıklanma-
              “Ben Kazanlıyım… Tatarım… Kazan’da okudum,   sı  bakımından  önemlidir:  “Her  millet  haklarını  elde
           doktor  oldum…  Su ver,  kardaş… 935’te beni,  canım-  etmek için dövüşür; kan dökerek hakkını alırken, biz
           dan çok sevdiğim çocuğumdan ve karımdan ayırıp   neden aynı yoldan yürümeyecektik!” (Dağcı, 1989: 11)
           götürdüler… Hapse attılar… Niçin? Bilmiyorum. Altı yıl   “Türkistanımızdan bahsediyorlardı, bizim istikbalimizi
           G.P.U. zindanlarında çürüdüm. İki ay önce hapishane-  ileri sürüyorlardı. Böyle konuşunca, onları fena bulabilir
           den alıp buraya getirdiler. İki Alman kurşunu karnımı   miydik?” (Dağcı, 1989: 40)
           deldi. Bilirim, doktor fayda etmez, kardaş. Dinle beni!..
           Sen harp etme..” ( Dağcı, 1956: 71)               Türkistan lejyonundaki askerlerin üniformalarının
                                                          kol yenlerine üç beyaz Semerkand Camii, çevresine
              Almanların Rus ordusu içinden esir aldıkları Türk   de “Allah bizimledir” cümlesi işlenmiştir. Bu cami-
           asıllı askerlerle oluşturdukları Türkistan Lejyonu, II.   leri  “Allah’a  söven  Rus  gâvurundan  kurtarmak”  tek
           Dünya Savaşı sırasında gözden çıkarılan Türkler için  amaçtır artık. Onlar için iki mukaddes kelime vardır:
           bir başka kader olur. Almanlar, karşı taraftaki memnu-  “Türkistan ve istiklâl”. Bölük kumandanları Türk asıllı,
           niyetsizleri kendi taraflarına çekmenin yolunu, onları  takım kumandanları Almandır. Sıkı bir talimden sonra
           bağımsız Türkistan hayaliyle kandırmakta bulurlar.   takımlar da Türk kumandanlara teslim edilir. Lejyonun
              Korkunç Yılların Sadık’ı ve Biz Beraber Geçtik Bu   kumandanı Alman’dır; lejyonda son söz Almanların-
           Yolunun İzmail’i esir kampından sonra Alman casus   dır.
           kampına getirilirler. Burada paranın cazibesi karşısın-  Sadık’ın ve İzmail’in düşman üniforması giymekten
           da dayanamayarak Alman casusu olmayı kabul eden  dolayı vicdanlarının rahat olmadığı görülür. Yazar “Sır-
           Ruslar vardır. Paraya asla değer vermeyen ve sadece  tımdaki üniformanın azabını tâ içimde duyuyordum”
           Rus istilası altındaki ata topraklarını düşünen Sadık’ı  (Dağcı, 1989: 93), “Şimdi bu üniformayla ben kimim?”
           ve İzmail’i, vatanından başka hiçbir gücün ateşe at-  (Dağcı, 1989. 97), “Yabancı üniformanın içinde vücu-
           ması mümkün değildir. Bunu anlayan Almanlar onları  dumun üşüdüğünü hissettim önce. (…) Daha sonra da
           Türklerden oluşan Türkistan Lejyonuna gönderirler.  vücudumun kirlendiğini hissettim.” (Dağcı, 1996: 214)
           1942 baharında Sadık, İzmail ve onlar gibi yüzlerce  gibi iç konuşmalarla kahramanların huzursuzluğunu
           Türk asıllı esir, Türkistan Lejyonu içinde bağımsız Tür-  açıkça yansıtır. Her iki kahraman da düşman ünifor-
           kistan hayalini paylaşarak bir araya gelirler.   ması giydikleri için vicdan muhasebesi yaşarlar. Ancak
              Mensubu  olduğu  ülkenin  ordusuna  karşı,  karşı   bu iç hesaplaşmada daima Türkistan düşüncesi ağır
           safa geçerek, düşman üniforması ile savaşmak hangi   basar; Türkistan’ın bağımsızlığı için savaşmanın hayal
           koşullarda mümkündür? İlk bakışta ülkeye ihanet gibi   olabileceğini akıllarına getirmek istemezler. Yine de
           görünen bu durum çok özel şartlarda makul ve hat-  İzmail’in teyzesine yazdığı bir mektupta Türkistan lej-
           ta haklı bir nedene dayanabilir. İşte Cengiz Dağcı ve   yonunu “sisli çevre” olarak nitelendirmesi kafasındaki
           sadece Tatar değil, Özbek, Kazak, Kırgız, Azeri v.b.   soru işaretinin yansımasıdır.
           bütün Rus işgali altında bulunan Türkler bu çok özel   Oysa Sadık ve İzmail’in başlangıçta bilmedikleri
           şartlarla hareket etmişlerdir. Onlar, kendi toprakların-  gerçek tıpkı casusluk gibi bu lejyonda yer almanın da
           da paryadırlar. 1917 ihtilalinden sonra değişen şartlar  Alman menfaatine hizmet etmek olduğudur. Çünkü
           doğrultusunda Rusların getirdiği kolhoz sistemi ve  Almanlar asla Türkistan’ın kurulmasına yardım etmek
           komin hayat onların ata topraklarında kendi ürettikle-  gibi bir niyet taşımamışlardır. Onların tek amacı ikli-
           rini devlete teslim etme mecburiyeti getirmiştir . Bu  min çetin şartlarına, bir başka ifadeyle “general kışa”
                                                    6
           duruma itiraz eden ya da edebilecek bütün aydınlar  dayanıklı piyon bulmaktır.
                                                                                                 33
   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40