Page 36 - Türk Yurdu 387. sayı Kasım 2019(web için-kapaklı)
P. 36
Cengiz Dağcı uzun ve mücadele içinde geçen Sonuç
hayatından yansıyan olayları kaleme aldığı Yansılar Bu makalede edebî eserden hareketle ele aldığı-
dizisinin ikinci kitabında 1986 Ağustosunda Hürri- mız esir kamplarında yaşanan işkenceler, işgal altında-
8
yet Gazetesine gönderdiği bir mektuba yer verir. Bu ki Polonya, Ukrayna ve Kırım’da yaşananlar, Türkistan
mektupta Türkistan Lejyonu ile ilgili kısa bir açıklama lejyonu macerası Cengiz Dağcı’nın yaşadıklarından
vardır. Cengiz Dağcı, kendisinin de zorunlu olarak büyük ölçüde iz taşımaktadır. Şüphesiz bütün roman-
içinde yer aldığı Türkistan Lejyonu macerasını kısa lar gibi savaş romanları da kurguya dayanır. Ve şüp-
fakat çarpıcı bir şekilde özetler: hesiz insanların ve toplumların tecrübeleri kurgudan
çok daha zengindir. Ve yine şüphesiz başka hiçbir
“(…) savaşın ilk yılında Almanlar tarafından esir insanî tecrübe savaş tecrübesinden daha karmaşık
alınmış üç milyon kadar Sovyet askerleri arasında ve daha zengin olamaz. Cengiz Dağcı bu tecrübenin
bulunanlar. Bir yıl kadar esir kamplarında kaldıktan evrensel ve insani boyutunu yansıtmayı başarmış, bu
sonra, hâlâ hayatta kalabilenler ve üzerlerinde ken- nedenle de romanları savaş edebiyatının etkileyici
di kemiklerini örten derilerinden başka hiçbir şeyleri örnekleri arasında yer almıştır. Savaşın evrensel bo-
kalmamış bu esirler arasından İslâm dininden olanlar yutu silahlı mücadele, sürgünler, esir kampları, açlık,
(çoğu Orta Asyalı) bir yana ayrılmış ve 1942 yılının hastalık ve ölümdür. Cengiz Dağcı’nın romanlarında
baharından başlayarak bir yerlerden gelmiş besili kim- bu felaketleri Kırım Türklerinin yaşamış olması bir de-
selerin “Sen Müslüman mısın?” sorularına “Elhamdülil- receye kadar önemlidir. Çünkü savaş denilen felaket
lah Müslümanım” diye cevap verenleri trenlere doluş- içinde benzer acıların yaşanması her millet için kaçı-
turup Polonya’nın bir yerlerine götürmüşlerdi. Onların nılmazdır. Savaş bütün milletler ve kültürler için “sa-
suçları ve günahları “Elhamdülillah Müslümanım” de- vaş”tır ve yok edicidir. Savaş şartları altında cesaret,
meleriyle başladı işte. Yeni kamplarında önce üç-dört ihanet, çaresizlik, namus, yardımlaşma gibi insana has
değerler farklı anlamlar yüklenir. Bir hayalin peşinden
ay beslenmeleri gerekti. Sonra sırtlarına Alman ünifor- koşma, sığınma ihtiyacı, kime güveneceğini bileme-
maları geçirmelerini emrettiler. (…) Birkaç ay süren bir me gibi duygu karmaşası içindeki insan kendini böy-
talimden sonra ellerine birer (Birinci Dünya Savaşın- le bir olağanüstü durumda tamamen kapana kısılmış
dan önceki yıllarda kullanılan) tüfek tutuşturup, Doğu hisseder. Kimi okuyucular bu romanlarda anlatılan
Polonya ormanları içinden geçen demiryolları, silah gerçekliğin muhayyel olduğu izlenimine kapılabilirler.
depolarını koruma işleriyle görevlendirildiler. Ama Fakat bu sadece okuyucunun kendisini aldatmasıdır.
Müslümanlıkları uzun süre kendilerini koruyamadı. Savaş romanlarında anlatılanlar, yaşanan tecrübeler-
Savaştan sonra Sovyetlerin eline geçenler de ihanetle den daha azdır. Asıl tecrübe, bu romanlarda anlatılan-
suçlanıp kurşuna dizildiler” (Dağcı, 1997: 60) lardan daha trajiktir.
* Prof. Dr. Bursa Uludağ Üniversitesi, Fen Edebiyat Fak., TDE Bölümü.
1 Simon Petlura’nın liderliğinde bağımsız Ukrayna için mücadele edenler
2 Stepan Bandera’nın liderliğindeki Ukrayna Milliyetçileri Örgütü
3 Nestor İvanoviç Mahno’nun liderliğindeki gerillalar
4 Stephan Nagoyka ateş hattının içinde kaçan ineğinin peşine düşmüş yaşlı bir kadına da -kadının bütün yalvarmalarına kulak tıkayarak- tecavüz eder.
5 II. Dünya Savaşı’nda çiğnenen insan hakları dolayısıyla daha önce hazırlanmış olan Cenevre Sözleşmelerinin tadil ve ıslaha muhtaç olduğu ortaya çıkmış
ve 9 Aralık 1949’da bugünkü savaş hukukunun temellerini teşkil eden son sözleşme bütün dünya devletleri tarafından imzalanmıştır. Bkz. Zeki Mesud
Alsan, “1949 Cenevre Sözleşmeleri”, http://dergiler.ankara.edu.tr//dergiler/38/248/2251/pdf
6 Bolşevik ihtilali öncesi Kırım’ın durumu için bkz. Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi, TTK Yay., Ankara, 1999
7 Kırım Türkü Sadık vatana ihaneti reddederken Rus generallerin askerleriyle birlikte düşman tarafına geçtiği ve Alman casus kampında çok sayıda Rus
subayın bulunduğu görülmektedir.
8 Bu mektup Ali Sirmen’in 30 Temmuz 1986’da Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Kırım Tatarları” başlıklı yazısına cevaptır. Cengiz Dağcı, Ali Sirmen’in
yazısını Cumhuriyet’te değil, bu yazının Cumhuriyet’ten aktarıldığını belirten Hürriyet gazetesinde okumuş, bu nedenle Ali Sirmen’in yazısı ile ilgili düşün-
celerini Hürriyet’e göndermiştir.
Kaynaklar
SINAR Alev, (2003) Türk Roman ve Hikâyesinde İkinci Dünya Savaşı, Dergâh Yay., İstanbul.
DAĞCI Cengiz, (1956) Korkunç Yıllar, Varlık Yay., İstanbul.
DAĞCI Cengiz, (1989) Yurdunu Kaybeden Adam, Ötüken Yay., İstanbul.
DAĞCI Cengiz, (1991), O Topraklar Bizimdi, Ötüken Yay., İstanbul,
DAĞCI Cengiz, (1991) Ölüm ve Korku Günleri, Ötüken Yay., İstanbul.
DAĞCI Cengiz, (1996) Biz Beraber Geçtik Bu Yolu, Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI Cengiz, (1997) Yansılar 2, Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI Cengiz, (1998) Hatıralarda Cengiz Dağcı, Ötüken Neşriyat, İstanbul.
HART Lidell, (1998) II. Dünya Savaşı Tarihi 2, Cilt II, çev. K. Bağrıaçık, Yapı Kredi Yay., İstanbul.
34
SAYI 387 • KASIM 2019