Page 47 - Türk Yurdu 387. sayı Kasım 2019(web için-kapaklı)
P. 47
olduğum olayların geçeceği yerleri en küçük ayrıntıla- - Evet birkaç mektup var. Resimleri de saklarım.
rı ile tanımlayan haritalar. Büyük bir heyecanla tekrar - Kolunuzda Ay-yıldızlı bir dövme var.
başladım O Topraklar Bizimdi üzerinde çalışmaları-
ma.” (s. 221-222). - 16-17 yaşlarında Kırım’da yapmıştım. Annem çok
kızmıştı.
Dağcı, sanat anlayışı konusunda da şunları söylü-
yor: - Annenizi çok özlüyorsunuz tabii. Romanlarınız-
da çok bahsediyorsunuz.
“ Kişinin kafasında ve ruhunda taşıdığı bir dünyayı
- bu dünya cinlerin, perilerin, iyi veya kötü insanların - Annem uzunca yaşadı. Babam berberdi. Sürgüne
dünyası da olabilir- dışarıya, gün ışığına çıkarmasından, dayanamadı. Babam genç yaşında öldü. Zannedersem
çıkarabilmesinden başka bir şey değildir sanat benim 60 yaşında…
için. O dünya öylesine büyük bir güçle sanatçının içi- - 1944 yılında sürgün edildi.
ne yerleşir ki terk etmez hiç gerçek sanatçıyı. Sanatıyla - Evet. Onun için büyük bir şeydi.
yaşar. Her yerde. İşinin başında, ibadet yerlerinde…
Sanatıyla uyur, sanatıyla uyanır. Terk ettiği hâllerde sa- - Hapse attılar onu kendi üzüm bağında çalışırken,
natçının kişiliği gerçek bir tragedyaya sürüklenebilir.” asma yaprağını seviyordu. Onu bir anlatır mısınız?
(s. 175) Çok duygusal bir hadise.
Peki okumayı sevdiği yazarlardan bir kaçının ismi- - 1930 ortalarında. O yıllarda sadece bizim milleti-
ni söyler mi? miz değil Baltıklılar da, Ukraynalılar da çok zor hayat
yaşadılar. Sürgün yaşadılar. Hapishaneye atıldılar. O
“ Yabancılardan Aleksandr Soljenitsin, Franz Kafka, zamanlarda kolhozlar kuruyorlardı. Ata babamızdan
Thomas Mann, Marcel Proust, Levi Tolstoy, Henry Fiel- kalmış üzüm bağlarını öperek ağlıyormuş. Biri bildir-
ding’in kitaplarını okudum. Tanıştığım, evimde misafir miş devlete, ama kimse bilmiyor. Hapse atmışlar. Sonra
ettiğim Türk yazarları da var. Lütfi Özkök, Selahattin Akmesçit’e götürmüşler. Fakat önemli bir suç değildi.
Batu, Suut Kemal Yetkin, Yaşar Nabi Nayır, Osman Tür- Birkaç hafta tuttuktan sonra serbest bıraktılar. Fakat
kay evimde misafir ettiğim kişilerdir.” zavallı kendi köyüne dönmeye korkmuş. Akmesçit’te
Cengiz Dağcı, yazarlığının ikinci devresi diyebile- kalmış. Aileyi de oraya çağırmış. Önce beni çağırmıştı.
ceğimiz 1988- 2001 yılları arasına, 8 roman 8 anı kita- Çünkü beni okula yerleştirmesi gerekiyordu.
bı sığdırır. Acaba kafasında daha yazmayı düşündüğü - Bir kız kardeşiniz Kırım’a dönmüş.
eserler var mı?
- 8 kardeşten geriye bir ben bir de Ayşe var şimdi.
- Yok yok. Yazarlar vardır. Devamlı yazıyorlar. Yazı-
lacak şeyler yazıldı. Söylenecek şeyler söylendi. Fazlası Konuşmamız Kırım’ın güncel tarafına doğru kayı-
artık lafazanlık olur. yor:
- Peki, televizyonda haberleri seyrediyor musu- - Küçük Kaynarca Anlaşması’ndan sonraki süreçte
nuz? 1.800.000 Kırım Türk’ü Romanya’ya, Türkiye’ye ve
çeşitli yerlere göç etmiş.
- Tabii. İngiliz haberlerini.
- Daha sonra İsmail Bey Gaspıralı geldi. Onlar ses-
- Afganistan, Irak, Filistin savaşları hakkında ne dü- lendiler milletimize. “ Nereden geldiniz. Nereye gidi-
şünüyorsunuz? Dünya durumu hakkındaki düşünce- yorsunuz. Anavatan topraklarınızı bırakıp nereye gidi-
leriniz neler? Siz Almanların pek çok Yahudiyi öldür- yorsunuz?” diye. Onlar biraz durdurdular. Sonunda da
düklerini esir kamplarında gördünüz. Kırım’a Rusları gönderdiler.
- Müslüman dünyası sesini hiç çıkarmıyor. Yahudi- - Şimdi, bu kadar sene burada yaşadınız. Cengiz
lerin Batı dünyasından sesleri hep duyuluyor. Fakat bi- Dağcı tekrar dönse yirmi yaşına, aynı hayatı yaşamak
zim sesimiz duyulmuyor. ister miydi?
Konuşmamız bir süre dağınık gidiyor. - Bugüne kadar çok zor işler yaptım. Esir kampla-
- Elinizde müsveddesi olan romanlarınız var mı? rı benim hayatımdaki acı zamanlar. Almanların esir
kamplarında yaptıklarını, zulümlerini hiç unutamam.
- Yok.
Yahudi ahalisine yaptıklarını hiç unutamam.
- Yazıyorsunuz, gönderiyorsunuz ve atıyorsunuz. - Zaman zaman aklınıza geliyordur.
Saklamıyorsunuz yani?
- Evet, o zamanlar aklıma geliyor. Sonra Londra’ya
- Evet. geldik. Çok uğraştık. Çocuk okuttuk, büyüttük. Çok
- Peki gelen mektupları saklar mısınız? Resimleri- sıkıntı çektim. Hayır, aynı hayatı tekrar yaşamak iste-
nizi muhafaza eder misiniz? mem.
45