Page 246 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 246

Tam bu sırada Çalaxane’de düşman tarafından kuşatılan

              12 savaşçı, büyük bir direniş yaratarak şehit düşmüştü. On iki-
              lerin şehit düşmesi, halkta korkuyu değil, sahiplenmeyi, diren-

              meyi, düşmana kin ve öfkeyi yaratmıştı. Binler gerillayı
              sahiplenmişti.

                     Güneş daha yeni batıyordu. Ufukta kıpkızıl bir parıltı

              vardı. Nisan ayında güneşin batışını seyretmek bir başka olu-

              yordu. On iki savaşçıdan oluşan müfreze köye gitmek üzere,
              konakladıkları ormanlıkta son hazırlıklarını yapıyordu.

                     Çantalarını toplamış, çevrede herhangi bir iz bırakmamak

              için çöpleri toplayıp kamufle ediyorlardı. Tüm savaşçılar, çan-
              talarını toplayıp, komutanın vereceği talimatı bekliyorlardı. Ge-

              rillalar o gün Akpınar Köyü’ne gideceklerdi. Komutan Mehmet

              (Ali Özbakır), birliğin öncüsü olan Halil (Abdi Şeker)’in yanına
              yaklaştı. Hangi köye gideceklerini, yürüyüş kolunda dikkat et-
              mesi gereken kuralları anlattıktan sonra harekete geçtiler.


                     Köylüler çoktan işlerini bitirmiş, evlerine dönmüşlerdi.
              Gerillalar akşamın sessizliğine gömülerek, patikadan ayrılıp,

              Hozat-Pertek Karayoluna ulaştılar. Akpınar köyüne gitmek için
              kısa süre bu yolda


                     yürümeleri gerekiyordu. Müfreze yola ulaşır ulaşmaz, ko-
              mutanın talimatıyla mesafeler açık ve çapraz yürüyüşe geçtiler.

                     Araç yollarında çapraz yürüyüş gerillanın bir kuralıydı.

              Çünkü düşmanla karşılaştığında, düşman pususu ve devriye

              riski her zaman vardı. Gecenin zifiri karanlığında göz gözü gör-
              müyordu. Sadece gökyüzündeki yıldızların parıltısı aydınlatı-
              yordu yeryüzünü. Gerillalar karayolundan ayrılarak yamaçtan

              Akpınar Köyüne doğru ilerlediler. Köyde sokak lambaları ya-

              nıyordu. Köpekler kesik kesik havlıyorlardı. Gerillalar köyü
              gören tepeye ulaştıklarında Halil durdu.

                     Halil durunca, müfrezedeki diğer savaşçılar yere çömeldi-



               246
   241   242   243   244   245   246   247   248   249   250   251