Page 243 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 243

ğuştakilere “Sizi seviyoruz” diyorlar ve bunun tartışılmaz,

                  somut ve görkemli bir kanıtı olarak da saldırıyı üzerlerine çek-
                  mek için koğuşu ateşe veriyorlar.

                         6. ve 7. koğuştan slogan sesleri yükseliyor. Şehitlerimiz bi-
                  zimle. Günerler teslim olun diyen katillerine “asıl siz halkın

                  adaletine teslim olun” diyor Yusuflarla, Serdarlarla. Recai Din-
                  çeller “Devrimci Solcular teslim olmaz” diyor, “Bize ölüm yok”,

                  “Bayrağımız ülkenin dört bir yanında dalgalanacak” sloganları
                  yükseliyor koğuşlardan… Mahir’in resmi atılan sis bombaları-
                  nın içinden aydınlık saçıyor, direnen yoldaşlarıyla onur duyu-

                  yor Mahir. Gazi’nin yoksul konduluları bizimle… O koğuşlar
                  vatan toprakları, savunuluyor ölümüne.

                         Kadınlar koğuşunda Yasemin “şimdi Dayı bizi düşünüyor-

                  dur” diyor. Yürekten yüreğe sıcaklığı ulaşıyor önderimizin.
                  Göğsümüz daha bir kabarıyor. Buca direniyor kadını erkeğiyle,
                  genci yaşlısıyla. Cephelilerin kanı akıyor vatan topraklarına.

                  Direnişin sesi yükseliyor, yangınların, bombaların ortasında.

                         Barikat zorlanıyor işte. İtfaiyecilerin demir çengeli, zehrini
                  akıtan bir yılan gibi barikatı yarmaya çalışıyor. Kaynak maki-

                  nalarıyla kesmeye çalışıyorlar demir kapıyı. Ve işte yüzyüze ge-
                  liniyor. Artık çıplak elle karşılanacak demir sopalar, saldırılar.
                  Tek tek koparmaya çalışıyorlar yoldaşlarımızı. İtfaiye çengeli

                  artık barikattaki malzemelere değil, yoldaşlarımızın kafalarına
                  geçiriliyor. Saçlı deri parçaları koparıyor kafalardan. Yoldaşla-

                  rımızın kanları, koğuşa sıkılan, maltayı göle çeviren suya karı-
                  şıyor. Su, kana dönüşüyor. Vuruyorlar durmadan: “Söyle en
                  büyük kim?”… Islak, işkencelerden geçirilmiş, yerlerde sürük-

                  lenen yoldaşımızdan inancın gücüyle yükselen bir ses yankıla-
                  nıyor maltada: “En büyük Cephe” diyor teslim alınamayan!

                         Turan abiyi öldüresiye dövüyorlar. Kafatasının bir yanı içe

                  göçüyor, sanki yüzünün bir yanı yokmuş gibi. Firara nasıl yar-
                  dım edersin diye öç alıyorlar.

                         Çerkez kartalı Yusuf Bağ’ın başına üşüşmüş katiller, bari-



                                                                                                  243
   238   239   240   241   242   243   244   245   246   247   248