Page 240 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 240

Mahkemeye çıkarılanların işkence karşısında attıkları slogan-

              ları duyunca, bütün koğuşlar kapıları dövmeye başladık. Bir
              yandan da slogan atıyorduk. Kapı aralığından erkek gardiyan-
              ların ellerinde sopalarla koşarak bizim koğuşa yöneldiklerini

              gördük. Kapının kilidini açıp saldırmaya başladılar. Biz de bir-
              kaç camı indirdik, elimize ne geliyorsa, karşımızdakilere at-

              maya başladık. Gardiyanların esas olarak geriye çekilmesi ateş
              yakmamız üzerine oldu. Ama bu arada bazı arkadaşlarımızı
              maltaya çekmişlerdi. Büyük direnişimizde kendini yakarak

              feda eden Günay Öğrener de maltaya çıkarılanlar arasındaydı.

                     Bizi maltaya çıkardıklarında nereye koyacaklarını şaşır-
              dılar. Ortada kalakaldık. O sırada müdür geldi. “Mahkemeciler
              bunlar değildi” dedi. Sanki Rızgari davasından tutukluların ne-

              rede kaldığını bilmiyorlarmış da bize yanlışlıkla saldırmışlar
              gibi… Kapıyı açtılar, koğuşa geri girdik. Saldırıda en fazla dar-

              beyi Günay almıştı. Çenesi çıkmıştı. Yemek yiyemiyor, konu-
              şamıyordu. Yüzü şişmişti. Birkaç gün öyle kaldı. Sonra bir
              arkadaşımız Günay’ı kucaklayayım derken, yüzünü kendine

              doğru çekti ve bir küt sesi duyuldu o anda. Bu sesin ardından
              Günay’ın çıkan çenesinin yerine oturduğunu anladık. Günay

              konuşabilmeye başladı. Hızlı ve çok konuşurdu. Fiziki açıdan
              çok, konuşamamak rahatsız etmişti onu…

                     Özgürlük eyleminin ardından dışarıda da ailelerimize yö-

              nelik yoğun gözaltı operasyonları yapılıyordu. Bu gözaltıların
              ardından tutuklananlardan bazılarını koğuşlara vermediler.
              Yeni tutuklananları yanımıza alabilmek için direndik. Saldırır-

              larsa saldırıyla karşılık vermenin hazırlığını yaptık. Direnişin
              ardından yeni tutuklananları yanımıza alabildik. Aileleri tutuk-

              lamışlardı genel olarak. Yeni gelen arkadaşlarla DHKP-C davası
              tutsakları olarak sayımız 100’ün üzerindeydi. Her yaştan, her
              kesimden tutuklananlar vardı.

                     Buca katliamını yazıya döken arkadaşlar, özgürlük eyle-

              minin ardından yoğun olarak yaşadığımız bu fiziki saldırılar
              dönemini “15 gün savaşları” olarak tarihe kaydettiler. Bu kitap


               240
   235   236   237   238   239   240   241   242   243   244   245