Page 103 - Olasılıksız
P. 103
Jasper, kardeşinin pahalı ceketine inanmaz gözlerle baktı. "Emin misin?"
"Evet. Sende kalsın. Dün akşamki boks maçının ödülü olarak gör."
"Sağ ol ufaklık," dedi heyecanla ceketi giyen Jasper. "Hey, şuna bak, şıp diye oturdu üzerime."
"Bak sen şu işe."
Caine gülümsedi. Sanki, çok ama çok uzun süredir ilk defa gülümsüyordu. Eski bir pardösü kaptı
ve arkalarından kapıyı çekti. İkizler birer siyah gözlük taktılar ve merdivenlerden aşağıya inmeye
başladılar. Binadan çıkarken ikisi de beyaz Fed-Ex arabasını, ya da yanındaki siyah minibüsü görmedi
bile.
"Yerinizde kalın," diye emir verdi Nava iki kardeşin binadan çıktığını görünce.
"Ama efendim şu anda menzi-"
"Emri duydun teğmen."
"Anlaşıldı."
Nava sigarasını söndürüp, ikizlerin peşine takıldı. Yürürken ne yapacağını düşünmeye
çalışıyordu, Caine'i onu tanıyanların arasında yakalamak istemediğini söyleyerek Grimes'ı oyalamıştı.
Özellikle de, yanında misafiri varken bu iş olmaz demişti. Ama Jasper, Caine'in yanından ayrıldığı
anda adamları, David'i yakalamak için atılacaklardı ve o zaman elinden hiçbir şey gelmezdi.
"Vay anasını, Caine ve dostu çok benziyorlar birbirlerine," diyen Grimes'ın sesini duydu
kulaklıktan. "İkiz gibiler-"
"Kes sesini," diye tersledi Nava. Grimes'ın bazı şeyleri hatırlamasını kesinlikle istemiyordu.
"Her neyse," diye mırıldandı adam.
"Sen hedefe odaklan," dedi Nava. "Diğeri önemsiz."
"Hedef hangisi efendim?" diye sordu teğmen.
Nava birden bir fırsat yakaladığını anladı. İki kardeş birlikteyken adamlar hangisinin vericiyi
taşıdığını bilemeyeceklerdi; çünkü birbirlerine çok yakın duruyorlardı ve bir metre gibi bir ara olması
gerekiyordu tam tespit için. Bir an için, Nava, Jasper'ın David olduğunu söylemeyi düşündü.
Hengâmede vericiyi Caine'in üstünden alabilirdi. Jasper'ı ele geçirdiklerini anlamazlardı bile. O zaman
da Nava, David'i yakalar, toz olurdu.
Ama birlikte yürüdüklerini bahane edip saldırtmamıştı adamlarını, şimdi de geri adım atamazdı.
Eğer baştan ikisini de takip edebilseydi, o zaman Jasper'ı pusuya düşürüp- Nava bir an duraksadı.
David Caine olduğunu sandığı adama yakından baktı. Güneş güzlüklerinin çevresinde, göz
hizasında, bir morarma vardı. Emin olmak için diğer kardeşe baktı. Yüzünde iz yoktu. David nedense
ceketini kardeşine vermişti; yani vericiyi Jasper taşıyordu, David değil.
"Daha yakından bakacağım," dedi Nava hemen yeni bir plan yaparken aklından. Yürümeye
devam ederek kardeşlerin sokağın karşısına geçmelerini bekledi. Bir sonraki köşede geçtiler. Yeşil ışık
yanınca ikizler yürüyüp ona doğru gelmeye başladılar. Aralarından geçmesine izin vermeye çalıştılar;
ama Nava kasıtlı olarak David'e çarptı.
"Pardon," dedi bir eliyle adamın dirseğini, diğeriyle omzunu tutarak.
"Önemli değil," dedi David.
Nava başını eğerek yürümeye devam etti. "Hedef siyah ceketli.
"Anlaşıldı. Siyah deri ceketli."
"Ayrıldıkları anda, emri duyar duymaz harekete geçin," diye emir verdi Nava.
"Anlaşıldı."
Bir sonraki yol ağzında iki kardeş durdular. Biraz konuşup, sarıldılar birbirlerine, sonra da yollarını
ayırdılar. David yolun karşısına geçti, kardeşi ise köşeyi döndü. Ayrılmışlardı.
"Yaklaşın. Michaelson önüne çık. Brady sağı kolla. Gonzalez biz çevresini sararken, sen de
minibüsü getir yakına. Spirn sen benimlesin." Tüm ekip yerini aldı ve hızla yürüdüler. Sivil kıyafetler
Saklı Kütüphane 103 www.e-kitap.us