Page 98 - Olasılıksız
P. 98
paçayı kurtarırsın. Denemekle kaybedecek hiçbir şeyin yok."
"Ya gururum?" diye sordu Caine.
"İlk önce Rus mafyasına olan borcunu öde, sonra gururunu düşünürsün," dedi Jasper. "Şimdi şu
herifi ara, kara, para, yara."
Jasper'ın kafiyeli konuşması Caine'i fena etmişti; ama kardeşinin bu konuda haklı olduğunu da
biliyordu. İstemeyerek de olsa Caine telefonu alıp numarayı çevirdi. İlk çalışta sabırsız biri açtı
telefonu. "Ne var?"
"Tommy DaSouza'yı arıyordum," dedi Caine.
"Bana bak, her ne satıyorsan istemiyorum, tamam mı? Telefon kaydımdan adresimi de
öğrenirsin, çok istiyorsan bana bir katalog yolla postayla. Eğer ilgilenirsem ararım. Hadi hoşça kal!"
"Bekle, satıcı değilim!" dedi çaresizce Caine bunun son şansı olabileceğini bir anda anlayarak.
"Ben...David. David Caine,"
Bir an sessizlik oldu ve Caine, Tommy'nin telefonu suratına kapadığını düşündü. Sonra, "Hadi ya,
Dave? Gerçekten sen misin dostum? Nasılsın?" dediğini duydu Tommy'nin,
"Pek iyi değilim," dedi Caine telefonu bir kulağından diğerine geçirirken kardeşine bakıp kaşlarını
kaldırarak. "Seni de bu yüzden aradım aslında..."
▲
"Parayı getirdin mi?'
Tversky neredeyse sıçradı korkudan. Arkasını döndü ama çıkmaz sokaktaki tek insan zayıf bir
çocuktu. Oğlan taş çatlasa 12 yaşındaydı, ama başına eğreti biçimde taktığı beyzbol şapkasıyla daha
da küçük gösteriyordu.
"Para yanında mı moruk?"
"Boz sen misin?" dedi Tversky şaşkınlık içinde.
Çocuk güldü. "Dalga mı geçiyorsun? Boz daha önceden tanımadığı çatlağın tekiyle yüz yüze
görüşecek değil herhalde. Ben Trike'ım."
"Ama, bana Boz'la bulaşacağımı söylediler."
"Öyle mi? Kaderine küs bence. Randevunuzu iptal etti. Şimdi benimle görüşeceksin." Çocuk
ellerini kocaman ceplerine soktu. "Parayı görelim, yoksa anca ense tıraşımı görürsün."
Tversky cebinden beyaz bir zarf çıkartırken ellerinin titremesini engellemeye çalışıyordu. Trike
parayı kapmaya çalışınca, Tversky onun ulaşamayacağı bir yerde tuttu zarfı. "İlk önce bana vereceğini
görelim."
Trike gülümseyince iki altın dişi göründü. "Tamamdır babalık," dedi ceplerinin birinden kahverengi
bir kese kâğıdı çıkartarak. Tversky gözetleyen biri olup olmadığını görmek için etrafına bakındı; ama
sokak boştu. Kese kâğıdını aldı Trike'tan. Sandığından ağırdı paket
"Şimdi ver şu lanet olası parayı."
Tversky zarfı Trike'a uzattı. Çocuk parmağını yalayıp, parayı hızlıca saydı ve tomarı
pantolonunun önüne tıktı.
"Hadi bana eyvallah," diyen çocuk birden ortadan kaydoldu. Tek başına kalan Tversky, kese
kâğıdını çantasına sokuşturup, hızlıca Broadway'e doğru yol aldı.
Üç kuruşluk otel odasına gelene kadar kese kâğıdının içine bakmaya cesaret edemedi. Videoyu
seyreder seyretmez hemen dairesinden ayrılmıştı. Julia ona buraya gelmesini söylemişti, o da aynen
öyle yapmıştı.
Kepenkleri indirince kese kâğıdını yatağın ortasına koydu. Zar zor yutkunarak, elini kese
kâğıdının içine uzatıp, plastik silindirlere yavaşça dokundu. Terli parmaklarının altındaki pürüzsüz
Saklı Kütüphane 98 www.e-kitap.us