Page 214 - Olasılıksız
P. 214

"Sen ve ortağın dahil mi?"
                    "Evet."
                    "Onun parmak izi binadaki tüm tarayıcıları çalıştırır mı?" diye sordu Nava yerde baygın yatan
               adama işaret ederek. Kadının neden sorduğunu anlayan Jeffreys yutkundu, ama sonra da yavaşça
               başını salladı.
                    "Evet."
                    Tek  kelime daha etmeden Nava bayıltıcı silahın tetiğini çekip adamı kolundan vurunca o da
               ortağının yanına yığıldı. Masanın diğer tarafına uzanıp, esmer nöbetçinin sağ elini kendine doğru
               çekti. Ayak bileğine iliştirdiği bıçağı kullanarak adamın parmağının tendonlarını kesti ve bıçağı
               eklemine soktu. Parmağın üst kısmını keserken kan fışkırdı.
                    Nava ellerini adamın üniformasına sildi. Sonra da adamın gömleğinin kolundan bir parça kesip
               yarasını sardı. Kaynağının parmak izi tarayıcılarından söz etmediğine inanmıyordu.  İşte bu yüzden
               hep araştırmayı kendi yapmak isterdi. Acaba daha neleri söylememişti ona? Neyse yakında
               öğrenecekti nasılsa.
                    Masanın diğer tarafındaki ekranlara göz  attı aradığını bulana  kadar.  David. Gözlerini tavana
               dikmiş olan  adam sanki baygın gibiydi, göğsü her nefes alışında inip kalkıyordu. Ekranın sağ alt
               köşesinde C-10 yazıyordu. Tam gitmek üzereydi ki başka bir ekran takıldı gözüne.
                    Jasper. O da David gibi gözleri açık bir halde bir sandalyeye bağlıydı. Ama  David'in aksine o
               uyanık gibiydi, çünkü kaşları çatılmıştı ve elleri titriyordu. Birden Nava'nın kalbi sıkıştı. Monitöre
               bakılırsa o da DS'deydi. D kanadında, yani David'den uzaktaydı. İki rehineyi birbirlerinden bu kadar
               uzakta tutmaları ilginçti. Nava ikisini birden kurtaramazdı.
                    Saatine baktı. 10:48- oniki dakikası kalmıştı. Acele etmesi gerekiyordu.
                    Nava uzun koridorun sonuna baktı. Giriş gibi burası da bembeyazdı ve floresan ışıkların altında
               parıldıyordu.  Koridor yirmi metre uzunluğundaydı, sonra da sağa ve  sola dönüyordu. Nava buraya
               geldiğinde, kalın sesli iki adamın konuştuklarını duydu. Durdu ve neler yapabileceğini düşündü. Ateş
               açmak istemiyordu; çünkü eğer ıskalarsa biri alarmı çalıştırabilirdi.
                    Eğer ikisini de ateş etmeden saf dışı edebilirse o zaman koridor boyunca boş duran depolardan
               birine saklayabilirdi adamları. Ama biri ateş ederse, o zaman da Nava'nın burada olduğu anlaşılacaktı.
               Hemen karar vermek zorundaydı.
                    Silah kullanmamaya karar  verdi.  Silahlarını ceplerine  sokup, göğüs göğüse çarpışmaya
               hazırlandı. Aslında çıplak elleriyle daha iyiydi ama, işler zorlaşırsa bıçağını kullanacaktı.
                    İlk önce, bu iki adamı birbirinden uzaklaştırmak gerekiyordu. Önce birini indirip, sonra diğeri ne
               olduğunu anlamadan onu ele almak daha  kolay olurdu. Geriye doğru birkaç adım attı ve bir  kapı
               girişine doğru saklandı. Sonra da hapşırdı. Daha doğrusu hapşırırmış gibi bir ses çıkardı. Bu aslında
               en eski numaralardan biriydi ama  Nava'nın deneyimi ona en iyi numaraların  en eski numaralar
               olduğunu göstermişti.
                    Adamlar konuşmayı kestiler. Dinlediklerini hissedebiliyordu, en  ufak  sesi duymak için kulak
               kabartıyorlardı. Nefesini tuttu.
                    "Bir ses duydun mu?
                    "Biri hapşırdı sanki."
                    "Evet. Sen burada kal. Ben gidip bakacağım."
                    Koridor ayak sesleriyle yankılandı. Adamın neredeyse burnunun dibine gelmesini bekledi Nava
               kendini göstermeden. Bir saniyenin dörtte biri kadar bir süre göz göze geldiler ve Nava saldırdı. Adam
               iki metrenin üstünde, yüz kilodan ağır, sarı saçlı, kalın kaşlı bir adamdı. Elinde de hemen kadına doğru
               savurduğu ağır bir cop vardı. Kadın adama doğru  gelip kolunu  eldivenli eliyle yakaladı.  İleri doğru
               devam edip adamın bileğini büktü onu omzunun üstünden atmak için.
                    Ama adam çok hızlıydı ve o da  diğer kolunu  kaldırıp eliyle bileğinin birleştiği yeri kullanarak




               Saklı Kütüphane                             214                                 www.e-kitap.us
   209   210   211   212   213   214   215   216   217   218   219