Page 213 - Olasılıksız
P. 213
32
Nava altıncı kata doğru hızla çıkan asansörün içinde beklerken tabancasını sıkıca tuttu. Kapılar
açılınca görülmemek için kenara çekildi. Asansör durunca metalik bir klik sesiyle kapıları açıldı ve....
Hiç kimse yoktu.
Asansörden çıkmadan önce, gafil avlanmamak için yukarı baktı ama tavanda üç floresan disk ve
bir gözetleme kamerası vardı sadece. Başını eğip omuzlarını dikleştirdi asansörden çıkarken.
Kamerayı izleyen biri varsa beyzbol şapkasını ve üzerinde hiçbir logo olmayan gri tulumunu görüp onu
erkek sanabilirdi.
Servis asansörüne girince üzerinde B2 yazan düğmeye bastı. Kapılar kapanınca asansör hızla
en alt bodrum katına indi. Asansör yavaşlarken midesi düğümlendi. Tulumunun kocaman cebinde
duran tabancaya sıkıca yapıştı ve kumaşın altındaki soğuk metali hissetti.
Asansör kapıları açılınca hemen çevresine göz attı. Oda küçücüktü, birkaç metrekareydi. Beyaz
bir zemin, beyaz duvarlar. Üzerlerinde parmak izi tarayıcıları olan kalın güvenlik kapıları vardı. Geniş,
gümüş renkli, L şeklindeki güvenlik masasında minik siyah beyaz monitörler vardı.
Masada oturan iki bekçi vardı. Bunlar lobidekiler gibi hafife alınacak adamlar değildi. Genç, kaslı,
kısa saçlı adamlar, paralı askerdi. Biri Latin kökenliydi, diğer ise sarışındı. Nava sıkılmış gibi bir ifade
takınarak, onlara doğru emin adımlarla yürüdü. Tek eliyle paketi masaya koyarken diğer eliyle de
cebindeki silahı kavradı.
"Dr. Forsythe için bir paket getirdim," dedi kendini tanıtırcasına. Sarışın güvenlikçi, Latin olana
baktı ne yapacağını bilemeyerek. Esmer olandan soruluyordu buralar. Bu önemli bir bilgiydi.
Tabancasını çekip adamı boynundan vurdu.
Adamın şaşıracak vakti olmadı. Boynuna saplanan bayıltıcı iğnenin battığı yerden kanlar akarken
sandalyesine kapaklandı. Diğer görevli hiçbir şey yapamadan Nava tabancayı ona doğrultup, sağ
gözüne dayadı. Adam acı içinde kalakaldı.
"Ellerini başını arkasına koy," dedi Nava.
Adam söyleneni yaptı.
"Adın ne?"
"Jeffreys"
El tarayıcısına işaret etti başıyla Nava. "Bunlardan bir tane mi var?"
"Evet," dedi adam zor yutkunarak.
"Başka ne gibi güvenlik önlemleri var?"
Bir saniyenin onda biri kadar tereddüt edince adam, Nava tabancayı gözüne iyice soktu.
"Her yerde parmak izi tarayıcıları var."
"Sessiz alarma bastın mı?"
"Hayır."
"Diğer nöbetçilerle kaç dakikada bir konuşuyorsunuz?"
"Onbeş dakikada bir."
"En son ne zaman konuştunuz?
"Onkırkbeşte. Bir sonraki arama onbirde olacak." Nava'nın saati 10:47'ydi. Onüç dakikası vardı.
Yirmi dakikası olmasını tercih etse de, bu da yeterdi.
"Binada kaç güvenlikçi var?"
"Galiba..." adam sanki sayıyormuş gibi gözü oynadı. "Altı," dedi sonunda. "Hayır dur...yedi. Yedi
olduğuna eminim."
Saklı Kütüphane 213 www.e-kitap.us