Page 218 - Olasılıksız
P. 218
Kırmızı noktaya iki kere bastı ve neler olacağını seyretmeye koyuldu, daha doğrusu dinlemeye
hazırlandı. Bir an için bir suç işleyip işlemediği düşündüyse de sonra bunu umursamadı, artık ABD
hükümeti için çalışmıyordu ki. Bunun yerine gizil banka hesabına yatan paraya baktı. Ayrıca Dr. Jimmy
her şey bitince çıldıracaktı, bu da Grimes'ı memnun etti.
Bunu düşünmek parayı düşünmekten bile daha zevkliydi. Neredeyse daha zevkliydi. Ama para
kadar tatmin edici değildi.
Crowe cesedin yanından geçerken olanları anladı. Vurduğu Dalton'un kafasıydı, Vaner'ınki değil.
Ama kadının şansı ancak buraya kadar yaver gitmişti, çünkü tabancası kapının dibinde duruyordu.
Koridorda yatan Esposito'nun da tabancasının belinde olduğunu görebiliyordu Crowe.
Dalton'un üstünden atlayıp, sakince koridora Vaner'ı öldürmeye gitti. Koridora çıkacakken ayağını
gördü kadının. Kadın zaten geldiğini biliyordu, ateş etmeyip de onu kaçırmak niyetinde değildi. Bu bir
James Bond filmi değildi, gözlerinin içine bakmayı bekleyecek hali yoktu. Bu gerçek hayattı ve burada
riske girilmezdi.
Adam yürürken tetiği çekti.
Elektrik şoku yemiş gibi acıdı canı. Mermi ayakkabısının tabanından girince sanki bütün sinirleri
aynı anda gerildi. Bacağını geri çekerken dilini ısırdı bağırmamak için. Eğer bu, hayattaki son anı
olacaksa, bağırarak gitmek niyetinde değildi. Sırt üstü yatıyor olması zaten yeterince kötüydü, hep
ayakta dururken öleceğini düşünmüştü.
Kapı eşiğinde durduğunda esmer adamın gölgesi koridoru kapladı. Nava ölecekti. Bıçağı tutan
elini titretmemeye çalıştı, acıdan dişlerini sıktı adamın kapıdan çıkmasını beklerken. Adam onu
öldürecekti, ama o da ona asla unutmayacağı bir sürpriz yapacaktı.
Ve o anda olan oldu.
Floresan ışıklar bir anda kesilince dünya karardı.
Nava bilekliğine basarak bunun sinyalini verdiği halde, o da şaşırmıştı olanlara. Işık hızıyla
hareket etti. Ayağının acısını umursamayarak doğrulup ileri eğildi. Eğer adam botunu hâlâ görebiliyor
olsaydı her şey değişirdi.
Kadın kolunu geri çekip bıçağı fırlattı. Bir yere saplandığını duydu, ardından da birinin inlediğini
ve metal bir şeyin taş zemine düştüğünü. Crowe silahını düşürmüştü; yani Nava'nın hâlâ bir şansı
vardı. İleri doğru eğilip eliyle kanlı zemini yokladı, çılgınca, karanlıkta bir yerde duran 9 milimetreliği
arıyordu.
Ve buldu. Kabza elindeydi.
Tam silâhı kaldırmak üzereyken ağır biri bileğine bastı. Adam bileğine basıp da bilek kemiklerini
un ufak ederken Nava acıyla bağırdı. Ateş etmeye çalıştı, ama bu acı onu paralize etmişti ve adam
eğilip elinden silahı almaya kalktı.
Boş eliyle silaha sarılan Nava tetiği buldu. Karanlıkta adamın nerede olduğunu unutmuştu. Bir
önemi de yoktu. Eğer şu anda ateş etmezse birkaç saniye içinde ölecekti. Tetiği çekti. Hedefi
vurduğunu umdu, çünkü artık gücü kalmamıştı.
▲
Crowe başparmağının ve işaret parmağının arasından ateşlenen kurşunu hissetti. Canı yandı
ama bu umurunda değildi. Tabancayı tuttuğu için istediğini yapabilmişti, kadın hedefi vuramamıştı.
Vaner'ın tabancasını metal kapıya doğrulttuğunda böyle düşünmüştü Crowe.
Ama Crowe merminin sekeceğini düşünememişti. Vaner'ın bıçağı göğsüne saplanmamış olsaydı
bu bir sorun olmayacaktı; ama bıçak göğsündeydi. Kapıdan seken kurşun adamın göğsüne doğru
geldi ve Vaner'ın bıçağının kabzasına çarptı. Merminin gücüyle bıçak dönüp kalbindeki sol ventrikülü
Saklı Kütüphane 218 www.e-kitap.us