Page 215 - Olasılıksız
P. 215

kadının göğsüne vurdu. Nava bir an için nefes alamayınca adamın elini bıraktı. Diğer nöbetçi bir şeyler
               döndüğünü anlamadan bir saniyesi vardı. Artık nazik davranacak zamanı kalmamıştı.
                    Adamı omuzlarından tutup tüm gücüyle kasıklarına  diziyle vurdu. Adamın hayaları parçalandı
               sanki. Adamı bayıltmak için ensesine vurduğunda zaten bembeyaz kesilmiş olan adam, öylece yere
               yığıldı kaldı.
                    "McCoy iyi misin?" diye bağırdı arkadaşı adamın yere düşen sopasının sesini duyduğunda. Eğer
               diğerinin bir nebze aklı varsa bu işi araştırmaya koyulmadan alarmı çalıştırırdı. Ama çoğu güvenlikçi
               pek de zeki olmazdı, o yüzden de Nava'nın hâlâ bir şansı vardı. McCoy'un sopasını kaptığı gibi köşeyi
               döndü.
                    Bu güvenlikçi daha  kısa boyluydu ama, halterci gibi bir yapısı vardı. Sopayı yavaşça adamın
               dizlerine doğru fırlattı. Adam, düşünmeden eğilip sopayı alınca, kendini savunmasız bırakmış oldu. Bu,
               bir daha asla yapmayacağı bir hataydı.
                    Nava yarım daire şeklinde dönerek botunun tabanıyla adamın kafasına tüm gücüyle tekme attı.
               Düşmedi,  ama birkaç saniye kendine gelemedi.  Nava da bunu istiyordu  zaten. Dirseğiyle ensesine
               vururken, kaldırdığı diziyle de adamın çenesini dağıttı.
                    Adam bayılarak yere yığıldı.
                    Bir dakika içinde, iki güvenlikçiyi de yüklenip bir depoya tıktıktan sonra, Nava beyzbol şapkasını
               çıkardı ve beyaz bir laborant önlüğü giydi. Koridor boyunca ClO'a doğru ilerledi.
                    Bir sonraki güvenlik kapısından geçince, çok uzun gibi görünen bir koridora geldi. Burası o kadar
               dardı ki sanki iki kişi yan yana geçemez gibiydi. Her üç metrede bir, bir kapı vardı. Otuz metre kadar
               ileride bir kapının iki yanında iki adam duruyordu. Burasının CIO olduğunu düşündü.
                    Koridor boyunca yürürken kısıtlı seçeneklerini gözden geçirdi. Bu  şekilde adamların dikkatini
               dağıtamazdı, saklanacak bir yer de yoktu. İkisini de indirecek kadar yaklaşabilirdi belki, ama bundan
               hiç emin değildi. Çıplak elleriyle girişebilirdi. Bu dar koridorda biraz avantajlı durumda olurdu, çünkü o
               iki iri adamdan daha rahat hareket edebilirdi burada. Ama eğer onu bir şekilde alt ederlerse kaçacak
               yeri olmazdı; bir saniyede işini bitirirlerdi.
                    Yok, çıplak elleriyle  girişemeyecekti. Diğerlerini halletmişti, ama  şansı sonsuza dek yaver
               gidemezdi. En büyük  avantajı onları hazırlıksız yakalamaktı, bunu  kullanacaktı. Elindeki  kâğıtları
               düşündü C6'nın önünde. Güvenlik görevlilerinden biri baktıysa da onu Forsythe'ın asistanlarından biri
               sanıp ilgilenmedi. Kâğıtları toplarken  onlara sırtını dönüp susturuculu  9 milimetreliğini koltuğunun
               altından alıp beyaz önlüğünün cebine koydu.
                    Aslında uyuşturucu tabancayı kullanmayı tercih ederdi ama hata yapmak istemiyordu. Gerçek bir
               mermi tam istediği yere isabet etmese  bile yine  de  hedefi yavaşlatırdı. Nöbetçiler birbirlerine yakın
               durduklarından yalnızca birini vurabilirdi. Daha yakına gitmesi gerekiyordu.
                    Nöbetçilere doğru yürümeye devam etti. Sanki kâğıtları düşürdüğü için utanıyormuş gibi başını
               öne eğince saçları yüzünü gölgeliyordu. C8. Altı metre sonra yanlarında olacaktı. Elini cebine götürdü
               çaktırmadan.
                    C9. Üç metre kalmıştı.
                    Soğuk metale dokundu parmaklarıyla tabancanın kabzasına yapışmadan. Kapıya vardığında,
               durup utanarak nöbetçilere baktı. Daha uzun boylu olanı kaslı ve inceydi, kasları da düzgündü. Belli ki
               kendine iyi bakıyordu. Diğeri daha iri yarıydı. Adamın kulaklığından bir cızırtı sesi geliyordu.
                    "Ben Dalton," dedi. Nava irkildi. Eğer diğer nöbetçileri buldularsa şimdi atılması gerekiyordu, ama
               adam her kiminle konuşuyorsa onun bir şeyleri çakmasına da izin veremezdi. Beklemeye karar verdi.
               Eğer Dalton denen herifi uyarırlarsa adam daha bir şey yapamadan bunu gözlerinden anlayacağını
               biliyordu.
                    "Tamam anlaşıldı," dedi Dalton. Kulaklığı kapadı. Adam tehditkâr bakıyordu, ama  tavrında bir
               değişiklik yoktu.




               Saklı Kütüphane                             215                                 www.e-kitap.us
   210   211   212   213   214   215   216   217   218   219   220