Page 221 - Olasılıksız
P. 221
Güçlü yeteneği olanlar çoğu şeyi görebilirler, ama gördükleri bilinçaltındadır. İyi fikirlerine
'öngörü', 'içgüdü' ya da 'bir duyguya kapılmak' derler. Aslında bu fikirler HerAn'da gördükleri olası
geleceklerden kaynaklanır. HerAn'da herkes için mükemmel ve mutlu gelecekler de vardır.
Güçlü yetenekleri olanlar, gelecekteki kendilerinin kararlarına uyarlar ve aynı şeyleri yaparlar. Bu
nedenle de kararları doğrudur, bilinçaltlarında bu kararların doğru olduğunu, onlara mutluluk
getireceğini bilirler bir şekilde.
Caine - Benim gibi başkaları var mı? Başka Şeytanlar var mı? Kadın- Evet. An'da daha çok
Şeytan vardır. Socrates, Büyük İskender, Julius Sezar, Moilere, Napolyon Bonaparte, Herman van
Helmholtz, Vincent Van Gogh, Alfred Nobel. Hepsi birer Şeytan.
Caine - Hepsinin de benim gibi epilepsisi vardı. Zaten nöbetler de Her An'ın bize yüklendiği anlar.
Kadın- Evet. HerAn'ı gören Şeytanlar An'da acı çekerler.
Caine - An'da ne yapmam gerekiyor?
Kadın- Ne istersen onu. Kendi geleceğini seçme ve böylelikle çevrendekilerin de geleceğini
değiştirme olasılığın var.
Caine - Ama hangi kararların doğru olduğunu nereden bileceğim? Her şey birine bağlı. Benim için
doğru olan bir şeyi seçip, başkasına zarar verebilirim.
Kadın- Kararlar doğru veya yanlış değildir. Kararlar karardır. Sen, sana göre en iyisini seç.
Caine - Ama nasıl seçeyim? Kadın- O sana bağlı.
“Grimes, neler oluyor?"
"Özür dilerim Dr. Jimmy. Elektriklerde bir sorun var."
"Bana bunları anlatma," diye bağırdı Forsythe telefonda. Çıldırmak üzereydi. "Sorunu hallet.
Bunu yapabilecek misin?"
"Bana baksana Jimmy," dedi Grimes, "elimden geleni yapıyorum. Bu konuşma bitmiştir." Grimes
telefonu kapadı.
Forsythe ellerini yumruk yaptı. Salak herif. Bu işler hallolur hallolmaz hemen başkasını işe
alacaktı, Grimes'ın beceriksizliklerinden bıkmıştı.
İki yönlü aynaya döndüğünde hiçbir şey göremedi. Bir tek kendi nefes alışını duyabiliyordu. Bu
camsız mekânda tek bir ışık huzmesi bile yoktu. Kalbi hızla çarpıyordu, sanki bu kara peçeyi yok
edebilecekmiş gibi sürekli gözlerini kırpıştırıyordu, ama bu bir işe yaramıyordu. Gözlerini açması veya
kapaması hiçbir şey fark ettirmiyordu.
Birden kalbi sıkıştı. Tanrım...Beta deneği. Karanlık olduğunda gözlerinin açık olması hiçbir şey
fark ettirmezdi ki. İlaç dozları bilgisayarla ayarlanıp verildiğine göre de elektrik olmayınca uyuşturucu
da verilmiyor demekti. Denek on dakikaya kalmaz uyanırdı. Forsythe birden eskisinden bile daha fazla
korktu. Telefonu kaldırıp Grimes'ın numarasını çevirdi.
"Hemen ışıkları açın diye emretti Grimes'a.
"...Olur," dedi Grimes dalga geçer gibi, "Ben de aslında aynen öyle yapmayı planlıyordum. Aynı
şeyi düşünmüşüz, sen benden uzun yaşayacaksın Jimmy."
"Grimes ciddiyim. Anlamıyorsun, hemen ışıkları yakman çok önemli."
"Dr. Jimmy, dedim ya, elimden geldiğince hızlı çalışıyorum. Seninle telefonda konuşmak beni ya-
vaş-la-tı-yor," son kelimeyi hece hece söylemişti, sanki vurgulamak ister gibi. Şimdi, bana
söyleyeceğin başka bir şey yoksa, bırak da işimi yapayım."
"Yap!" dedi Forsythe. Telefonu sertçe kapatırken kalbi hızla çarpıyordu. Bir şeyler yapmalıydı.
Ama ne? Terli ellerini önlüğünün ceplerine sokup odada volta atarken nefes almaya çalıştı. Üç adım
atınca dizini dosya dolabına çarptı. "S...ktir!" diye bağırdı acıyan dizine yapışarak.
Karanlıkta uzanarak sandalyesini bulup dizini ovuşturarak oturdu. Cebinde elini açıp parmaklarını
Saklı Kütüphane 221 www.e-kitap.us