Page 222 - Olasılıksız
P. 222
esnetti. Uzun ince bir şey geldi eline. Unutmuştu bunu. Cebinden çıkarıp yanındaki düğmeye bastı.
İncecik el fenerinin ışığı ortalığı aydınlatınca bir an için gözleri kamaştı.
Forsythe rahatlayarak iç geçirdi. Işığı iki yönlü aynaya yansıttı ama bir tek kendini ve duvardaki
gölgesini gördü. Deneğe bu şekilde ulaşamazdı ama eğer odasına girerse ve ışığı gözlerine tutarsa o
zaman ışıklar gelinceye kadar bir şey yapamazdı Caine.
Forsythe elindekini kullanarak kapıya kadar gitti ve açmaya çalıştı. Kilitliydi. Ama bu mantıklı
değildi, çünkü kapı asla içeriden kilitlenemezdi. Elektrikli kilitler hep dışarıdan işliyordu. Tanrım. Kilitler
de elektriğe bağlıydı. Yine kolu çevirdi; ama bunun bir işe yaramayacağını biliyordu. Kendi gölgesine
bakıp aynanın diğer tarafında neler olduğunu merak etti.
Kapıyı yumruklayıp, bağırmaya başladı..
▲
Nava neden bayılmadığını anlayamadı: Acaba ayağındaki sancıdan mıydı, yoksa zonklayan
bileğinden miydi, yoksa boynundan oluk oluk akan kandan mıydı? Başını eliyle sildi. Elinde yapış
yapış kan vardı başından çektiğinde, ama bu Nava'nın kanı değildi.
Adamı omzundan itip, nabzını yokladı. Nabzı atmıyordu. Rahatlayarak iç geçirdi. Saatine baktı
11:01. Yedi askeri de alt ettiğine göre artık alarm çalsa da endişelenecek bir şey yoktu, ama daha
tamamlaması gereken bir iş vardı.
Grimes ona, elektriği kestiği anda binadakilerin yer altındaki laboratuvara bir ekip yollamalarının
on dakika süreceğini söylemişti. Normalde altı tane güvenlik görevlisini gözü kapalı hallederdi, ama şu
haliyle bunu yapabilecek durumda değildi.
Bilekliğine bakılırsa Caine’i kurtarmak için sekiz dakika on beş saniyesi vardı.
Nava esmer adamın Sig Sauer'ini eline aldığında ağırlığını hissetti. Sol ayağına basamıyordu ve
yer kanla kaplı olduğu için kaygandı. Ayakta durabilince, duvara yaslandı nefes nefese kalarak. Bir an
için bayılacağını düşündü. Kırık bileğini yerine oturturken sancıdan sanki kemikleri bile bağırdı.
Gözleri açıldı. Dişlerinin arasında sırt çantasını tutmaya çalışırken diğer eliyle fermuarlı bölmenin
içini aradı. Gece görüşü gözlüklerini takıp, olanca hızıyla koridorda ilerledi.
İş işten geçmeden önce David'e ulaşması gerekiyordu.
Grimes kulaklığını çıkarırken kıkırdıyordu. Dr. Jimmy nöbet geçiriyordu. İnanılmazdı. Grimes
çıldırmış bilim adamını kayda almayı çok isterdi. Sonra da Dr. Jimmy'nin bağırışlarını bilgisayarına fon
müziği olarak yüklerdi. İşte bu muhteşem olurdu. Gelecek sefere bunu kesinlikle yapacaktı. Tabii Dr.
Jimmy bu arada kalp krizi geçirip de ölmezse.
Her şey o kadar kolay olmuştu ki. David Caine’in ne kadar akıllı ve cesur olduğuna inanamıyordu.
Caine nasıl anlamıştı saksının içine bir alıcı yerleştirdiklerini, bir de önüne oturup planını
anlatmıştı...işte bu cesaret isteyen bir şeydi.
Eğer Grimes bunu görmeseydi, Caine hapı yutmuş olacaktı. Dahası eğer Grimes yerine Forsythe
görseydi, o zaman Caine’in manitav’ı Jr tuzağa düşecekti. Ama David Caine’in şansı yaver gitmişti ve
her şey planladığı gibi olmuştu.
Grimes, Caine’in evindeki kayıtları ilk gördüğü anı düşündü. Tam Crowe'un ekibi gelmeden
önceydi bu. Caine’in dudaklarını oynattığını görünce sesi açmış ve hayatının sürpriziyle karşılaşmıştı.
"Bu Steven Grimes'a bir mesajdır. Beni dinlediğini biliyorum, Martin Crowe da beni yakalamaya
geliyor. Beni yakalayınca kaçmak için senin yardımına ihtiyacım var. Yardım edersen bir milyon dolar
kazanacaksın. Şunları yapmanı istiyorum...."
Caine ayrıntılı bir şekilde kaçış planını anlatmıştı. Grimes'a ışıkları kapattırması dahiyaneydi.
Grimes'a bir ban arayıp Nava'yla görüşmesini söyledi, ona planı anlatacaktı. Nava, Grimes'ın Kayman
Saklı Kütüphane 222 www.e-kitap.us