Page 232 - Olasılıksız
P. 232
sonsuz. Yani aslında hiçbir şey bilmemekle aynı şey bu."
"Ama planladığın her şey...aynen tahmin ettiğin gibi gitti."
"Ben her durumda en olası sonucu tahmin ettim. Her şeyin doğru gideceğini bilemezdim. Eğer
sen beni kurtarmayı seçmeseydin, bunda da başarılı olmasaydın, ben hâlâ o laboratuvarda olurdum
şu anda."
Nava titredi. "Ama hâlâ soruya cevap vermedin: Şimdi ne yapacaksın? Ya Tversky ve Forsythe?
Onlar nerede? Senin peşine düşecekler mi?"
Caine omuz silkti. "Bilmiyorum. Ama eminim öğrenirim."
Birden Nava'nın kalbi ağzına geldi, "Kuzey Koreliler. Onlar beni bulacaklar. Ben-"
"Merak etme," dedi Caine kadının sözünü keserek. "Onlara birkaç hayat kurtaracak bir bilgi
verdim, onlar da karşılığında senin başına koydukları ödülü kaldırdılar."
Nava rahatlayarak iç geçirdi. Gelecekte ne olacağını bilmek istiyordu ama daha ağzını açamadan
Caine gidip duş alacağını söyledi. Caine bir şey dememişti ama Nava artık sorulara cevap vermek
istemediğini biliyordu. En azından bugün vermeyecekti. Caine banyoya girince, Nava masaya uzanıp
Parliament paketini aldı. Annesinden söz edince canı sigara içmek istemişti.
Sigarayı dudaklarının arasında tutup, kibriti çaktı. Nikotini sanki şimdiden hissedebiliyordu. Tam
sigarasını yakmak üzereyken Nava garip bir şey yaptı: Gözlerini kapadı. Bir an için bir şey görür gibi
oldu kapalı gözlerinin ardında. Hem tanıdık, hem de yabancı bir şey. Gözlerini açtığında elindeki
kibrite bakınca sanki bu anı daha önce yaşadığını hissetti.
Düşünmeden, kibriti üfleyerek söndürdü. Sigarayı paketine geri koyup paketi attı. Çöp
tenekesinin kapağını kaparken birden sigarayı bıraktığının farkına vardı.
Nava kararını vermişti.
▲
O gece Caine geri dönme zamanının geldiğini biliyordu. Elinden geldiğince kaçınmıştı bundan.
HerAn'da zaman yoktu ama An'da zaman - her ne kadar yapay olsa da- akıp gidiyordu ve daha
yapacakları vardı. Birkaç saniye sonra gözlerini açtığında hüzünlü bir şekilde gülümsüyordu.
"Ne gördün?" diye sordu Jasper.
"Baktığımı nereden bildin?"
"Benim de bildiklerim var," dedi Jasper. "Soruma cevap versene."
"Sonunu gördüm. Yalnız değildim."
"Ne demek bu? Seninle biri mi vardı orada?"
"Emin değilim," dedi Caine çenesini kaşıyarak.
"Kim olduğunu göremedin mi?"
"Herhalde görebilirdim," dedi Caine. "Ama nasılsa yakında öğreneceğim. Beklemeye karar
verdim." "Neden?" diye sordu Jasper. Caine sırıttı. "Şeytanlar bile şaşırtılmayı sever.
▲
Caine o gece hiç rüya görmediyse de, kalktığında aramanın zamanının geldiğini biliyordu. Caine
numarayı çevirip iki dakika hiçbir şey demeden karşısındakini dinledi. Sonra da telefonu kapadı. İkinci
görüşmesi ilkinden kısa sürdü. İşi bittiğinde ceketini giyip kapıya doğru gitti.
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Jasper.
"Avukatımla görüşmeye," dedi Caine çıkarken.
Saklı Kütüphane 232 www.e-kitap.us