Page 706 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 706

FOX'UN "PROTE‹NO‹D"LER‹
                                                                                                                   Miller'›n senaryosundan etki-
                                                                                                                   lenen Sydney Fox, baz› ami-
                                                                                                                   no asitleri birlefltirerek "pro-
                                                                                                                   teinoid" ad›n› verdi¤i üstteki
                                                                                     molekülleri oluflturdu. Ancak bu ifle yaramaz amino asit zin-
                                                                                     cirlerinin, canl› bedenlerini oluflturan gerçek proteinlerle il-
                                                                                     gisi yoktu. Asl›nda tüm bu çabalar, canl›l›¤›n tesadüfen olufl-
                                                                                     mak bir yana, laboratuvar ortam›nda dahi üretilemedi¤ini
                                                                                     belgeliyordu.





                       Fakat bu "çetrefilli" çıkış yolu da pek kimse tarafından benimsenmedi. Çünkü amino asitler, Fox'un öne
                  sürdüğü derecede bir ısıya karşı dayanıklılık gösteremezlerdi: Yapılan araştırmalar amino asitlerin yüksek

                  ısıda hemen tahrip olduklarını ortaya koyuyordu.
                       Ancak Fox yılmadı. Laboratuvarda, "çok özel koşullarda", saflaştırılmış amino asitleri kuru ortamda
                  ısıtarak birleştirdi. Amino asitler birleştirilmiş, ancak proteinler yine elde edilememişti. Elde ettiği, birbi-
                  rine rastgele bağlanmış, basit ve düzensiz amino asit halkalarıydı ve herhangi bir canlı proteinine benze-

                  mekten çok uzaktı. Dahası, eğer Fox amino asitleri aynı ısıda tutmaya devam etseydi, ortaya çıkan işe ya-
                  ramaz halkalar tekrar parçalanacaktı.
                       Deneyi anlamsızlaştıran bir başka nokta ise, Fox'un, daha önce Miller Deneyi'nde elde edilmiş olan
                  amino asitleri değil, canlı organizmalarda kullanılan saf amino asitleri kullanmış olmasıydı. Oysa Miller'ın

                  deneyinin devamı olma iddiasındaki deney, Miller'ın vardığı sonuçtan yola çıkmalıydı. Ama ne Fox ne de
                  başka hiçbir araştırmacı, Miller'ın ürettiği işe yaramaz amino asitleri kullanmadı.
                       Fox'un söz konusu deneyi evrimci çevrelerde bile pek olumlu karşılanmadı. Zira Fox'un elde ettiği an-
                  lamsız amino asit zincirlerinin (proteinoidlerin) doğal koşullarda oluşamayacağı çok açıktı. Dahası, canlı-

                  ların yapı taşları olan proteinler hala elde edilememişti. Proteinlerin kökeni problemi başlangıçta olduğu
                  gibi hala çözümlenememişti. Ünlü bilim dergisi Chemical Engineering News'da o dönemde yayınlanan bir
                  makalede Fox'un gerçekleştirdiği deney hakkında şöyle deniyordu:

                       Sydney Fox ve diğer araştırmacılar, çok özel ısıtma teknikleri kullanarak, dünyanın ilk devirlerinde hiç var ol-
                       mamış şartlarda amino asitleri "proteinoidler" adı verilen bir şekilde, birbirine bağlamayı başarmışlardır. Bu-

                       nunla beraber bunlar, canlılarda bulunan çok düzenli proteinlere hiç benzememektedir. Bunlar, hiçbir işe yara-
                       mayan, düzensiz lekelerden başka bir şey değildirler. İlk devirlerde bu moleküller eğer gerçekten meydana gel-
                       mişlerse bile, bunların parçalanmamaları mümkün değildir.         213

                       Gerçekten de Fox'un elde ettiği "proteinoidler", gerçek proteinlerden yapı ve işlev olarak tamamen
                  uzaktı. Proteinlerle aralarında, karmaşık bir teknolojik cihazla, işlenmemiş bir metal yığını arasındaki ka-
                  dar fark vardı.

                       Dahası, bu düzensiz amino asit yığınlarının bile ilkel atmosferde yaşama imkanları yoktu. Dünyanın o
                  günkü şartlarında yeryüzüne ulaşan yoğun ultraviyole ışınları ve kontrolsüz doğa koşullarının doğurdu-
                  ğu zararlı, tahrip edici fiziksel ve kimyasal etkenler, bu proteinoidlerin dahi varlıklarını sürdürmelerine

                  imkan vermeden parçalanmalarına neden olacaktı. Amino asitlerin ultraviyole ışınlarının ulaşamayacağı
                  şekilde suyun altında bulunmaları ise, Le Châtelier Prensibi nedeniyle, söz konusu değildi. Bu veriler ışı-
                  ğında bilim adamları arasında, proteinoidlerin yaşamın başlangıcını oluşturan moleküller oldukları fikri
                  giderek etkisini kaybetti.








                704 Yarat›l›fl Atlas›  Cilt 2
   701   702   703   704   705   706   707   708   709   710   711